İSTANBUL - İstanbul Barosu ve İTO'nun düzenlediği panelde, Türkiye'de 40 yıllık çatışma sürecinin yeni bir barış sürecine girildiğini görüyoruz. Sadece silahların susması toplumun tüm ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır" denildi.
İstanbul Barosu ile İstanbul Tabip Odası (İTO), "Demokrasi ve barış mücadelesinde meslek örgütlerinin rolü" başlığıyla panel düzenledi. Çok sayıda meslek örgütü temsilcisinin katıldığı panel, İstanbul Barosu'nun Beyoğlu'nda bulunan binasında düzenlendi. Moderatörlüğünü Dr. Feray Kaya'nın yaptığı panelde, İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı (TİHV) Dr. Metin Bakkalcı konuşmacı olarak yer aldı.
Panelin açılış konuşmasını İTO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu yaptı. Küçükosmanoğlu, 1876 yılında ilan edilen Kanunî Esasi'den beri demokrasinin konuşulduğunu ifade ederek, "Demokrasi umudu hep dile getirildi ama eksikliği de belirtildi. 19 Mart sürecinden beri bunun en ağır dönemini yaşıyoruz. Meslek örgütleri de bundan nasibini alıyor. Türkiye'de 40 yıllık çatışma sürecinin yeni bir barış sürecine girildiğini görüyoruz. Sadece silahların susması toplumun tüm ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır" diye konuştu.
‘SORUN ANAYASA'YA SAYGI SORUNUDUR’
Açılış konuşmasının ardından İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu söz aldı. Kaboğlu, Türkiye'de en çok ihtiyaç duyulan şeyin hukuk olduğunu belirterek, "Hukuk denilince de Anayasa akla geliyor. Anayasa yürürlükte mi sorusu yerine anayasaya uygun mu sorusu çok soruldu. 1982 Anayasasının aşma dönemi ve ikincisi ise Cumhuriyet anayasanı aşma dönemi. 1987’de başlayan ve 2005 yılında son bulan değişiklikler neden olan şey işçi hareketleri, öğrenci hareketleri ve Kürtler gibi dinamiklerdi. Ama 2007 ve 2017 yılındaki değişiklikler kişiseldi. 2017'den sonra uygulamasıyla ve metniyle üç hal anayasası olarak karşımıza çıkıyor. Birincisi demokratik hükümler içeren metin, ikincisi otoriter hükümler içeren metin, üçüncüsü keyfi, fiili ve keyfi uygulama alanı olan ve şu anda karşıya bulunduğumuz gibi 3 anayasal hal karşısında bulunuyoruz. Bence acil sorun, anayasaya saygı sorunudur” ifadelerini kullandı.
‘SÜREÇ ÇOK KIYMETLİ’
Daha sonra sunumunu yapan TİHV Başkanı Metin Bakkalcı, sürecin çok kıymetli olduğunu ifade ederek, “Çünkü insanlar ölmeyecek. Kendi başına olağanüstü kıymetli bir şeydir. Adil bir barış ortamının sağlanabilmesi için de bir katkı sağladık hiç kuşkusuz. 40 yıldan uzun bir zamandır süren bu çatışma ve şiddet ortamı, Kürt meselesiyle bağlantılı olarak yaşanmış ciddi insan hakları ihlallerinin yol açtığı bireysel ve toplumsal travmayla baş etme programları üzerinde uzun yıllardır çaba gösteriyoruz. Normlara göre bu tanınma ve beraberinde norm ve değerlere karşılıklı bütün ilgili taraflarıyla beraber, bağlılık duygusundan gelişen güvenin gelişmesine katkı sağlıyor. Bir güven tartışması var. Ben güveniyorum. Kolektif bir güven ortamının oluşması için somut, norm ve değerlere dayalı olarak tanınma ve karşılıklı bağlılık duygusuyla buna sahiplenme meselesinin kuvvetlenmesi gerekiyor” dedi.