DÊRSIM-  İHD Dêrsim Şubesi, “kuyu tipi” cezaevlerinde yaşanan işkencelere dikkat çekerek,  insan hakları açısından büyük bir tehlike oluşturdukları uyarısında bulundu.  
	İnsan Hakları Derneği (İHD) Dêrsim Şubesi işkence, kötü muamele ve hak ihlallerin yaşandığı S ve Y Tipi (Kuyu tipi) cezaevlerine ilişkin “Kuyu tipi cezaevleri kapatılsın” şiarıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Dernek binasında gerçekleşen açıklamanın basın metnini İHD Dêrsim Şube Eşbaşkanı Nurşat Yeşil okudu.
	Nurşat Yeşil, Türkiye hapishanelerinde son yıllarda inşa edilen, “yüksek güvenlikli”, “izolasyon tipi” ya da “kuyu tipi hapishaneler” olarak adlandırılan yeni hapishane modelinin, insan hakları açısından büyük bir tehlike oluşturduğunu vurguladı. Bu cezaevleri, tutsakları toplumdan ve yaşamdan bütünüyle koparmayı hedefleyen ağır tecrit mekanları olduğunu belirten Nurşat Yeşil,  “ Bu hapishanelerde tutulan mahpuslar, günde 23 saat boyunca tek kişilik hücrelerde kapalı tutulmakta; açık hava, güneş ışığı, sohbet, spor, kitap ve sosyal etkinlik gibi temel haklardan büyük ölçüde mahrum bırakılmaktadır. Hücrelerin yüksek duvarlarla çevrili olması, üç katlı olması mahpusların gökyüzünü dahi görmesini engellemektedir. İnsan Hakları Derneği olarak defalarca ifade ettiğimiz gibi, bu koşullar işkencenin yeni biçimidir. Birleşmiş Milletler’in Mandela Kuralları’na göre, 15 günden fazla süren tecrit “işkence” olarak tanımlanmaktadır. Oysa kuyu tipi hapishanelerde bu tecrit süresi aylarca, hatta yıllarca sürmektedir. Bu durum sadece fiziksel değil, aynı zamanda ağır bir psikolojik yıkım yaratmaktadır” dedi.
	‘YAŞAM HAKKI İHLALİ’ 
	Yeni kuyu tipi cezaevlerinin tutsakların kimliklerini, düşüncelerini ve varoluşlarını yok saydığını dile getiren Nurşat Yeşil, “Kuyu tipi hapishanelerde tutulan mahpuslardan gelen mektuplar, sağlık hizmetlerine erişimin engellendiğini, avukat görüşlerinin sınırlı tutulduğunu, hastane sevklerinin geciktirildiğini göstermektedir. Bu da hem yaşam hakkının ihlali hem de işkence yasağının ihlali anlamına gelmektedir” diye konuştu.
	Cezaevlerinde yaşananların insanlık dışı bir uygulama olduğunu kaydeden Nurşat Yeşil, “Tüm kuyu tipi hapishaneler derhal kapatılmalı, bu yapılar insan hakları standartlarına uygun hale getirilmelidir. Tecrit ve izolasyon uygulamaları son bulmalı, mahpusların sosyal ve kültürel haklarına erişimi sağlanmalıdır. Bağımsız insan hakları kuruluşları, barolar, milletvekilleri ve uluslararası heyetler bu hapishanelerde inceleme yapabilmelidir. Mahpusların mektuplarının, aile ve avukat görüşlerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Adalet Bakanlığı, kamuoyuna şeffaf biçimde bilgi vermeli; bu hapishane modelinin uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu kabul etmelidir. İzolasyon bir güvenlik politikası değil, insanı yok etme politikasıdır. İnsan onuru, devletin ve toplumun üstündedir. İzolasyon işkencedir, işkence insanlık suçudur” ifadelerini kullandı. 
								