Fatma Bostan Ünsal: Endişeleri gidermek için yol temizliği gerekir

img
ANKARA - AKP kurucularından Fatma Bostan Ünsal, sürece dönük endişelerin giderilmesi için yol temizliğine ihtiyaç olduğunu belirterek, "AK Parti'nin kuruluşunda vaat edilen hususlar yerine getirilseydi komisyonun kurulmasına ihtiyaç kalmayabilirdi" dedi.
 
Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nde atılan önemli adımlardan biri oldu. Komisyonun yasal düzenleme yerine Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un inisiyatifiyle kurulması eleştirilen konulardan birisi oldu. Ancak buna rağmen komisyonun, Türkiye'de uzun yıllardır çözümsüz bırakılan temel meselelerin çözümünde kolaylaştırıcı bir role sahip olacağı belirtiliyor. Toplumun geniş bir kesimi de bu noktada büyük bir beklenti içerisinde. 
 
AKP'nin kurucu isimlerinden biri olan ve uzun yıllardır insan hakları mücadelesi içerisinde yer alan Fatma Bostan Ünsal, komisyona dair Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından komisyona davet edilen isimler arasında da yer alan Fatma Bostan Ünsal, mağduriyetlere yol açan hususlarda değişikliğe gidilmesiyle komisyona güvenin sağlanabileceğini vurguladı. 
 
 AKP'nin kuruluş bildirgesinde geçen "özgürlüklerin genişletilmesi" ve "farklı kimliklerin tanınması" vurgusunu hatırladığımızda; bugün kurulan komisyonu, o günkü vizyonla kıyasladığınızda hangi kırılma hatları görüyorsunuz?
 
Aslında 2000'lerin başlarında, AK Parti'nin kuruluşunda vaat edilen özgürlüklerin genişletilmesi ve farklı kimliklerin tanınması ile ilgili hususlar hakkıyla yerine getirilseydi bugünkü komisyonun kurulmasına hiç ihtiyaç kalmayabilirdi. Nitekim 2004'te Avrupa Özerk Yerel Yönetimler Şartı'na konan şerhleri kaldıran yasa AK Parti'nin çoğunlukta olduğu Meclis'te kabul edilmiş; ama zamanın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmişti. Gerçi Meclis'te yeniden görüşülüp onaylanıp yasalaşabilirdi; ama üzerine gidilmemiş ve durum olduğu gibi kalmıştır. Zaman içinde, özellikle Türk tipi başkanlık sistemine geçişle birlikte basının yandaş sermaye tarafından satın alınması, bürokrasi ve özellikle yargıdaki tasarruflar ile belki de bu zamana kadar görülmeyen ölçüde iktidarın ağırlıklı olduğu, şeffaf ve hesap verilebilir olmaktan uzaklaşan bir yönetim söz konusu olmuştur. Bu nedenle yasaklarla, yoksullukla ve yolsuzluklarla mücadele etmek için geldiğini söyleyen AK Parti iktidarında bu üç alanda da durum daha kötüye gidilmiş, dahası başka büyük sorun alanları ortaya çıkmıştır. Mesela, kayyım gibi uygulamalar, Kanun Hükmünde Kararnameler ile yüzbinlerce insanın görevden çıkarılması ve başka özel işlerde bile çalışmasının engellenmeye çalışılması gibi milyonları ilgilendiren sorun alanları ortaya çıkmıştır.
 
 Türkiye'nin demokratikleşme serüveninde en kritik dönemeç atılmayan adımlar mı yoksa atılan "yanlış" adımlar mı oldu?
 
2013-2015 Barış Süreci döneminde Dolmabahçe Mutabakatından sonra barış sürecine son verilmesi ve bu çerçevede, uzun sokağa çıkma yasakları, belli mahallelere giriş yasağı ve ardından çatışmalı dönem en büyük travmayı oluşturmuştur. Hemen arkasından gelen 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra ilan edilen uzun Olağanüstü Hal dönemi ve arkasından Türk tipi başkanlık ile gücün tek elde toplanması ile merkez sağın tek parti CHP iktidarını eleştirdiği "parti devleti", "tek parti" uygulamalarını hatırlatan bir sonuç vermiştir. Kısaca yanlış adımların demokratikleşme serüveninde en kritik dönemeci oluşturduğunu düşünüyorum.
 
 Türkiye'de komisyonlar çoğu zaman "devletin hafızasını" açmak yerine "devletin çerçevesini" korumak için çalışıyor. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun toplumun hafızasına dokunabilmesi için nasıl bir irade göstermesi gerekiyor? 
 
 Komisyon çok büyük temsil kabiliyetine sahip. AİHM ve Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının uygulanması bile CHP ve DEM Parti gibi partiler için çok önemlidir. 
 
Bu komisyon çok büyük temsil kabiliyetine sahip. Eğer komisyonda dile getirilen hususlar gerçekten gereği gibi değerlendirilir ve tavsiyelere uyulursa demokratikleşme ve hukuk devleti için çok ön açıcı olacaktır. Türkiye'nin Kürt meselesi ile birlikte yukarıda anlattığım hemen her konunun şimdiden gündeme getirildiğini söyleyebilirim. Sıradan komisyonlardan farklı oluşma ve çalışma şartlarını haiz olduğu, sivil toplum ile yakından ve sürekli bir ilişki içinde olma iddiası, bu komisyona biraz daha güven duymamızı sağlıyor. En önemli husus, bütün sorun alanlarını dile getiren muhalefet partilerinin uygulamada değişikliklerin olmasını sağlayacak bir irade göstermeleri olacaktır. AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararlarının veya Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanması bile CHP ve DEM Parti gibi partiler için çok önemlidir.
 
 Komisyonun başarısı, temsil ettiği toplumsal çeşitlilikle doğru orantılı olabilir mi? Yoksa temsil, içerik ve yetki olmadan sembolik bir jestten ibaret mi kalır?
 
Evet, bu sorunuz çok haklı endişeleri dile getiriyor. Komisyonun kısa zamanda, mağduriyetlere yol açan hususlarda değişikliklere gidilmesini sağlaması bu tür endişelerin izale edilmesini sağlayabilir. Ancak böylelikle sürece ve komisyona güven sağlanmış olur.
 
 Meclis içindeki bir yapı, yürütmenin siyasal atmosferine rağmen özerk çalışabilir mi?
 
Komisyonu mevcut siyasi partilerden ve partilerin yapacaklarından ari düşünmemek lazım. Türk tipi başkanlık sistemine geçildikten sonra iktidar dışındaki partiler çok güç kaybetse de mevcut Meclis aritmetiği partilerin inisiyatif almasını sağlayacak konumda. Bu çerçevede MHP'nin tavrı çok belirleyici olacaktır diye düşünüyorum. Erken seçime götürebilecek Meclis dengesi nedeniyle komisyonda görüşülen hususların uygulanma ihtimali söz konusudur.
 
 Dünyadaki bazı barış süreçlerinde kurulan Hakikat ve Yüzleşme Komisyonları kritik roller oynadı. Türkiye'de benzer bir model mümkün mü, yoksa mevcut siyasal kültür böyle bir çıplak hakikatle yüzleşmeyi kaldıramaz mı?
 
Güney Afrika'nın aparthedi sürdürmesi mümkün değildi. Hatırlarsanız dünyadan izole edilmişti ve siyahlar nüfusun çoğunluğunu oluşturuyordu. Türkiye'de ise Kürtler aynı konumda değil ve çoğunluğun bu sürece ikna edilmesi önemli. Bireysel yüzleşmelerin çok zor olacağını düşünüyorum; ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dile getirdiği gibi Diyarbakır Cezaevi, faili meçhul cinayetler, Beyaz Toroslar, köy yakmalarının, tabii buna ilave olarak üç dönemdir kayyım uygulamalarının yanlışlığının açıkça ortaya serilmesi çok önemli olacaktır.
 
Adalet talebi ile barış talebi bazen çelişir gibi görünür. Sizce bu süreçte önce adalet mi sağlanmalı, yoksa önce barış mı inşa edilmeli?
 
Adalet ve barış aslında ayrılmaz iki unsurdur. Adalet olmazsa şiddet olur. Tersinden şiddetin bitirilmesi için belki adaletin yanı sıra başka hususlara da gerek vardır. Uhud Savaşı'nda peygamberimizin (Hz. Muhammed) sevgili amcasını vahşice katleden vahşi daha sonra Müslüman olduğunda mesela herhangi bir şekilde cezalandırılmadığını düşünürsek toplumlar geleceği ön plana alarak merhamet, affetme gibi bazı başka değerleri gündeme alabilir.
 
 Özellikle Kürt kadın hareketi, barış süreçlerinde yalnızca "mağdur" değil, "özne" olarak yer aldı. Sizce bu öznelik, Meclis'te kurulacak komisyonda hangi somut mekanizmalarla korunabilir?
 
Evet, Kürt kadın hareketi çok aktif bir biçimde barış sürecinin "öznesi" olarak yer alıyor. Komisyonun sivil toplum ile ilişkileri sürekli ve sivil toplumun görüşlerini dikkate alan bir konumda olursa, komisyonda çok az temsil edilmelerini telafi etme ihtimali doğar.
 
 Siyasi deneyimlerinizde, kadınların tartışma ve müzakere tarzının çatışma çözümü ve ortak zeminin oluşturulmasında nasıl bir fark yarattığını gözlemlediniz mi?
 
Kendi tecrübem olmasa da Kuzey İrlanda barış sürecine katılan kadınların katkılarından bahseden erkek yöneticilerin "Kadınlar olmasaydı bu barış süreci olumlu neticelenmezdi" diye açıkça söylediklerini ve yine bu masada bulunan kadınların, tarafların sadece kendi görüşlerini ifade ettiklerini, kadınların devreye girerek her iki tarafı ikna edecek kelimeler bulduklarını hatırladığımda, kadınların katılımının hayati önemde olduğunu söyleyebilirim.
 
 Türkiye'de muhafazakâr kesim, barış süreçlerinde sıklıkla "sessiz onay" veya "mesafeli izleyici" konumunda kaldı. Sizce bu kesimin sürece aktif katılımını sağlamak için nasıl bir dil, nasıl bir siyaset gerekiyor?
 
 İktidar partisini destekleyen muhafazakar kesim, aktif bir şekilde barışı sağlamak için çalışmak yerine, sizin de dediğiniz gibi "sessiz onay veren" konumundadır 
 
Doğru, Kürtlerin dışında olan ve iktidar partisini destekleyen muhafazakar kesim, aktif bir şekilde barışı sağlamak için çalışmak yerine, sizin de dediğiniz gibi "sessiz onay veren" konumundadır. Türkiye'de sağ muhafazakar kesim genel olarak devletin ve iktidarın yanında olmayı seçmektedir. Başka konularda da benzer bir tavır içinde olduklarını görürüz. Mesela, halkın yüzde 85'i başörtüsü yasağına karşı olmasına rağmen, başörtülü kadınlar uzun süre eğitim, çalışma ve siyaset hayatından dışlanmıştır. Mehmet Ali Şahin'in, başörtüsü konusunda herhangi bir düzenleme yapmayacaklarını muhafazakarları ikna etmek için söylediği "Başörtüsü yüzde 1'in sorunudur" ifadesi, bunu açıkça göstermektedir. Hep 28 Şubat'ın başörtülü kadınları engellediği söylenir, ancak AK Parti iktidarının ilk 10 yılında başörtüsü yasağı devam etmesine rağmen, muhafazakar kesimin bunu dile getirdiğini görmeyiz; hatta benim gibi bunu dile getirenler de pek hoşlarına gitmezdi. Şimdi AK Parti Milletvekili olan Leyla Şahin ile ilgili 2004 yılında verilen AİHM kararı sırasında, parti içinde Leyla Şahin hakkında hiç de hoş olmayan sıfatlar kullanılıyordu. Kısaca, muhafazakar kesimin genel alışkanlığı, iktidar veya devlet karşısında "onay" veya "hoşnutsuzluğunu" daima sessiz bir şekilde göstermektir. 
 
Türkiye, barış ve demokratik toplum hedefinde "gecikmiş" bir ülke mi, yoksa "geç kalmış, ama hâlâ şansı olan" bir ülke mi?
 
İyimser biri olarak Türkiye'nin "Gecikmiş ama hâlâ şansı olan bir ülke" olduğunu düşünüyorum. Çok geciktiğimiz açık, hala şansımızın olduğu ise bu sürece daha önceki dönemlerden farklı olarak kategorik biçimde karşı çıkan çok küçük bir kesimin olması. Sürece güven çok da anlaşılır nedenlerle yüksek olmasa da sürece karşı olan daha önceki kesimlerin bir kısmının bu dönemde en ön sırada ya da destek mahiyetinde olması, böyle düşünmemi sağlıyor.
 
 Davet edildiğiniz komisyona katılırsanız hangi ilkeleri asla taviz vermeden savunursunuz ve masaya hangi gündemlerle katkı sağlayabilirsiniz?
 
Bu sorunu çoktan çözmemiz gerektiğini ve Türkiye siyasetinin problem çözme konusundaki başarısızlığının, bu kadar insanın hayatına mal olan, korkunç ekonomik kayba yol açan ve ayrıca Türkiye'yi hukuk devletinden uzaklaştıran; sonunda ekonomik olarak da zayıflatan bu sorunun şimdi çözülme aşamasında, komisyonun büyük bir sorumluluk altında olduğunu vurgulayarak sözlerime başlamak isterim. Bu sürece yönelik endişeleri gidermek için yol temizliği yapmak üzere, neredeyse halkın yarısının seçme ve seçilme hakkını ağır şekilde zedeleyen kayyım uygulamalarını kaldırmak gerekir. AİHM ve AYM kararlarının uygulanmasını sağlamak, siyasi mahkumları dışarıda bırakan infaz düzenlemelerini ve sıradan olayları "terör" olarak nitelendiren, insanları bu şekilde uzun tutuklu yargılamalara mahkûm eden Terörle Mücadele Kanunu'nda gereken değişiklikleri yapmak aklıma gelen ilk hususlardır. Süreç içinde daha pek çok konu var elbette. Mesela isimleri değiştirilen yerlerin orijinal isimlerinin iadesi ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na getirilen şerhlerin kaldırılması gibi. 
 
 Meclis Başkanı'nın inisiyatifiyle kurulan bu komisyonun yasal olarak güvence altına alınması, sürecin etkinliği ve bağımsızlığı açısından kritik görünüyor. Sizce bu yasal güvence nasıl sağlanmalı ve güvence olmadan komisyon hangi risklerle karşı karşıya kalır?
 
Komisyonun kurulmasıyla ilgili bu teknik konuların İzzet Özgenç (hukukçu) gibi bazılarını endişelendirdiğini, şüphelendirdiğini görüyoruz. Ancak bu konu ile ilgili yorum yapma konumunda değilim. Ama şunu söyleyebilirim; rahmetli Sırrı Süreyya Önder dahil pek çok siyasetçi, barış süreci bittikten sonra önceki çalışmalar nedeniyle tutuklu yargılandılar ve uzun yıllar cezaevinde kaldılar. Bu durum göz önüne alındığında, bazı güvencelerin verilmesi gerektiği açıktır.
 
 Son olarak sivil toplum kuruluşları barış süreçlerinde nasıl bir takip mekanizması kurmalı?
 
Her ne kadar sivil toplum Türkiye'de güçlü olmasa da, her kesime hitap edebilen sivil toplum kurumlarının sürece desteği, halkın sürece güven duyması ve onaylaması açısından önemli olacaktır. Özellikle siyasetin çok bireysel kurtuluş veya kariyer olarak görüldüğü bir ortamda, alanlarına hâkim ve her kesimin güvenini kazanmış sivil toplumun sürece desteği hayati önemde olacaktır. Bu nedenle, komisyonla sivil toplumun düzenli bir ilişki içinde olmasını sağlayacak bir mekanizmanın olması gerekir.
 
MA / Fırat Can Arslan

Diğer başlıklar

12:19 15 yılda 3 kez devreye giren Hakem Kurulu emekçiden yana olmadı
11:44 Tarımsal girdi fiyatlarında 33,88 artış
11:41 Komisyon Barış Anneleri'ni dinleyecek
11:31 Eş genel başkanlardan Dîlok Katliamı mesajı
11:21 İsrail ve Suriye yetkilileri Paris'te görüştü
11:09 31 yıllık tutsağın tahliyesine 'gerçekleşmemiş eylem' engeli
11:02 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Komisyon Öcalan’ın görüş ve düşünceleri dinlemeli YENİLENDİ
10:26 Anlaşma sağlanmadı: Zam teklifi Hakem Kurulu'na gidiyor
10:00 İsrail Gazze'yi işgal edecek: Yedek askerler orduya çağrıldı
09:33 Komisyon üyesi Fırat: Alevilerin sorunlarına dair adımlar atılmalı
09:13 Fatma Bostan Ünsal: Endişeleri gidermek için yol temizliği gerekir
09:07 Hüda Kaya: Öcalan'ın projesi kurtuluş reçetesi olarak değerlendirilmeli
09:06 Zeydan'dan mitinge çağrı: Özgürlüğün eşiğindeyiz
09:04 İHD’li Saçaklı: ‘Konuşulmaz’ denilen konular konuşulmalı
09:03 Köker: Komisyonun Öcalan ile görüşmesi sürecin ciddiyetini güçlendirir
09:02 Uçak ve kalekolların gölgesinde bêrîvanlık
09:01 1 Eylül'ün startı Riha'dan verilecek
09:00 20 AĞUSTOS 2025 GÜNDEMİ
00:03 DEM Parti'den İYİ Partili Arslan'a yanıt: Amacı toplumu birbirine düşürmek
19/08/2025
23:24 Beyaz Saray: Ukrayna'ya ABD askeri gönderilmeyecek
21:41 ‘Kadın cinayetlerine karşı isyan etmeye devam edeceğiz’
21:36 Şirnex Cezaevi'nde terlik dayatması: Hasta tutsak ameliyat olamıyor
19:40 Wan'da 223 işçi için insan zinciri oluşturuldu
19:17 Gül, 32 yıllık tutsaklıktan sonra Adana'da coşkuyla karşılandı
18:29 Suriye Geçiş Hükümeti cezaevinde 4 Alevi katledildi
18:24 Qileban’da ‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ atölyesi: Birlik olmalıyız
18:12 Komisyon yarın Barış Anneleri'ni dinleyecek
17:50 Tanrıkulu: Meclis önünde 'Toros' yakma olayı aydınlatılsın
17:33 İYİ Parti Mêrdîn'de 'sürece destek' için toplu istifa etti
17:28 CHP’li Taşkın: Komisyon topyekun demokratikleşme misyonu üstlenmeli
17:11 Suriye için yeni bir toplumsal sözleşme çağrısı
16:59 Kurtulmuş'tan ‘Beyaz Toros’ açıklaması: Türkiye’nin tarihinde kalmalı
16:57 Wan’da miting çalışmaları sürüyor
16:25 Rojbin Çetin’in cezası onandı
15:46 4 yaşındaki çocuğa cinsel saldırı
15:35 Kayyımın işten çıkardığı işçilerden DEM Parti'ye ziyaret
15:34 ESP: İtirafçı beyanıyla partimize operasyon hazırlığı yapılıyor
15:22 Gazetecilerden 'Evrensel' dayanışma
14:59 Arslan, Sofi ve Babur anıldı
14:19 Komisyon dördüncü kez toplandı: 'Toplumsal rıza' vurgusu
13:44 Wan kayyımından TÜGVA’ya 631 bin TL
13:37 X'te sansür sürüyor: ETHA'ya 5'inci erişim engeli
13:33 ‘Toros' yakan şahsın üzerinden Yazıcıoğlu tişörtü çıktı
13:31 Beyoğlu Belediye Başkanı Güney görevden uzaklaştırıldı
13:13 Bazo Yılmaz mezarı başında anıldı
13:01 Gazze'de son 24 saatte 3 kişi açlıktan öldü!
12:59 İHD İzmir Şubesi: Şüpheli mülteci ölümleri münferit değil
12:13 Dêrazor'da son 8 ayda 150 DAİŞ saldırısı
12:09 Süveyda'da köylere saldırı
10:17 Komisyon bugün yakınlarını kaybedenleri dinleyecek
10:12 Meclis önünde 'Toros' markalı aracını yaktı
10:00 Kayalıklardan düştüğü iddia edilen çocuk hayatını kaybetti
09:22 Dr. Darati: Türkiye tarihte ilk defa bir isyanı yenilgiye uğratamadı
09:10 Çerkes akademisyen hakkında tahliye kararı
09:07 Wan sürecin büyük mitingine hazırlanıyor
09:06 Gazeteci Kaya: Türkiye için Suriye’de tek yol Kürt fobisinden kurtulmak
09:04 Mûş Belediyesi'ne 'dengbêj evi' çağrısı
09:03 Îdir Baro Başkanı: Komisyon yasal düzenlemeler yapmalı
09:02 'Komisyon her iki tarafla da görüşmeli'
09:01 Din alimi Deniz: Komisyon çözüm için Öcalan ile görüşmeli
09:00 19 AĞUSTOS 2025 GÜNDEMİ
08:47 İBB soruşturmasında 17 tutuklama
18/08/2025
23:44 Amedspor sahasında 2-2 berabere kaldı
22:55 Elbak'ta ‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ atölyesi
22:18 Trump, posta ile oy kullanmayı kaldırmayı planlıyor
21:19 Uluslararası Savaş Karşıtı Film Festivali Aralık’ta
19:43 İktidarın kamu emekçilerine son zam teklifi belli oldu
19:38 '223 işçi direnecek, Wan halkı kazanacak'
19:26 Birçok kentte Arslan, Sofî ve Babur anması
18:35 Hamas'tan 'ateşkes' açıklaması
18:26 Siweyda’da ateşkes bir kez daha ihlal edildi
17:50 Wan’da miting çalışmaları tüm ilçelerde aralıksız devam ediyor
17:26 Kamu emekçilerine yeni zam teklifinin saati belli oldu
17:10 44 ülkeden Gazze için dayanışma kampanyası
16:50 Mahalle sakinleri yüksek elektrik faturalarına tepki gösterdi
16:45 TİHV, görüş ve önerilerini komisyona sundu
16:10 ‘Aliboğazı’nda baraj yapımından vazgeçin’
16:03 Kadınlardan Edibe Özel'in taziyesine kitlesel ziyaret
15:52 GADEV kitap fuarı gerçekleştirecek
15:34 Kato Marînos’ta “Kadın Kurtuluş İdeolojisi” atölyesi
14:59 Mûş Belediyesi, Çar Çayı Projesi'ne başladı
14:26 Gülten Akgül 31 yılın ardından tahliye edildi
14:20 Mêrdîn’de Arslan, Sofî ve Babur anıldı
14:16 Evrensel'e silahlı saldırı düzenleyen Biler tutuklandı
14:00 Aydın’da kadın katliamı
13:58 Kamu emekçileri iş bıraktı: Müzakere değil mücadele
12:46 Balıkesir'de 4,2 büyüklüğünde deprem
12:25 Tanrıkulu'dan Meclis'e: Demokratik siyaseti güvence altına alın
12:16 Komisyon yakınlarını kaybedenleri dinleyecek
12:05 Rêya Armûşe’nin ‘Kadın Kent Bostanı’nda hasat zamanı
11:39 Nijerya’da tekne battı: 40’ı aşkın kişi kayıp
11:26 Bolivya'da seçimler ikinci tura kaldı
09:50 Gever'de on binler konserde buluştu
09:15 Dr. Konak: Türkiye'nin 'Turan Hattı' düşü yeni Zengezur Koridoru'nda ütopya kalacak
09:08 Stephen Smellie: Öcalan’ın özgürlüğü süreç için kritik önemde
09:07 Gazeteci Eren: Medyada süreci provoke eden dil değişmeli
09:06 Belediye bütçesinin kullanımına halk karar verecek
09:04 Öcalan'ın mesajını alan Mexmûrlular: Her türlü sorumluluğu almaya hazırız
09:03 Botan’ın ezgileri gençlerle yeniden hayat buluyor
09:02 Üç Kürt aydının sürgünde yaşadıkları tiyatro sahnesine taşınıyor
09:01 Kadınlar öncülük ediyor: 'Öcalan'a özgürlük' talebi evrenselleşti
09:00 18 AĞUSTOS 2025 GÜNDEMİ
08:07 Kuzey Marmara Otoyolu’nda kaza: 3 ölü, 20 yaralı
17/08/2025
23:09 Amed’de balkon çöktü: 5 yaralı
21:56 Îlham Ahmed: Entegrasyon ile tüm halkların birlikte yaşaması mümkün
21:52 Antalya'da erkek şiddeti
21:46 Halep’te canlı bomba saldırısı: Ölü ve yaralılar var
21:18 Semsûr’da kadın ve çocuk buluşmaları
21:10 Rojhilatlı fotoğrafçı Alipoor Amed’de
20:30 Babacan: Öcalan’ın görüşlerinin komisyon tarafından alınabilmesi önemli olacaktır
17:48 Adana’da Nûreddîn Sofî ve Metin Arslan anması
17:37 Filistin ile Dayanışma Platformu: İktidar iki yüzlülük yapıyor
17:10 Mücahit Birinci AKP'den istifa etti
16:41 Cizîr’de ‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ atölyesi
16:11 ‘Kürt Dirilişi’ belgeselinin 20’nci bölümünün fragmanı yayınlandı
16:07 X’ten Beluc kadınların direnişine sansür
15:56 Askeri birlikte kavga: Astsubay, uzman çavuşu öldürdü
15:45 Kızıl Parti’den süreç açıklaması: Barış mücadelesi devrimci sorumluluk
15:26 Limanlarda çalışan nakliyeciler kontak kapattı
15:14 Wan’da şüpheli kadın ölümü
14:28 Marmara Depremi'nde yaşamını yitirenler anıldı
14:19 Filozof Zabala: Öcalan’ın çabaları boşa gitmemeli
11:17 Şerife Muhammedi’nin idam cezasının onanmasına tepki
11:11 Musul’da toplu mezar
10:04 Jin derginin 129’uncu sayısı yayında
09:12 Diyanet’e tepki: Kadının yaşamı kendi tasarrufunda
09:11 Sincan Cezaevi için ‘inceleme’ çağrısı
09:09 ‘Fırat’ın Salı, unutmamayı hatırlatmak için var’
09:06 Gazeteci Türköne: Abdullah Öcalan gerçekçi bir yol haritası çiziyor
09:05 Türkiye'den Liberya'ya: Kadınların barış mücadelesi
09:00 17 Ağustos 2025 GÜNDEMİ
08:46 Gelibolu'da yangın: 5 köy tahliye edildi
08:38 Kürtlerin yüzde 97,9'u tüm kademelerde anadilde eğitim istiyor
07:07 Kamulaştırma kararları Resmi Gazete'de
06:30 İspanya’da orman yangınları: 7 ölü
16/08/2025
22:18 Özel’den ‘süreç’ açıklaması
21:16 Selahaddin’de 6 DAİŞ’li öldürüldü
20:27 Manisa'da 16 yaşındaki çocuk katledildi
19:52 Bakırhan: Alevileri görmeyen bir süreci kabul etmeyiz
19:01 ‘Tecridi kaldırın’
18:51 İstanbul’da yürüyüş: Uyuşturucuya karşı örgütlenelim
18:28 Dêrazor’un doğusundaki operasyon tamamlandı: 12 kişi gözaltına alındı
18:23 Suriye Geçiş Hükümeti’ne bağlı güçler bir çocuğu katletti
18:16 Licê’de yeniden çıkan yangın söndürüldü
16:19 Instagram’dan Özgür Basın’a sansür
15:26 Şerife Muhammedi’nin idam cezası kesinleşti
14:23 Ağır hasta tutsaklar için tahliye çağrısı
14:09 Yeniden başlayan yangının yayılma tehlikesi: Helikoptere ihtiyaç var
13:51 Kayıp yakınlarından hükümete ‘yüzleşme’ çağrısı
13:48 Mersin’de yangın söndürüldü: 4 kişi tutuklandı