HABER MERKEZİ - İsviçreli siyasetçi Rémy Pagani, "Barış ve Demokratik Toplum Süreci" için uluslararası kamuoyunun sorumluluk alması gerektiğini belirterek, uluslararası güvencenin şart olduğunu söyledi.
Öcalan’la görüşmek istiyorum” kampanyası kapsamında 1 Temmuz'da aralarında gazeteci, yazar, akademisyen, sendikacı, parlamenter, hukukçuların da olduğu 39 kişilik heyet, Türkiye'ye gelerek bir dizi temasta bulundu.
Heyet içerisinde yer alan isimlerden biri de İsviçre’nin önde gelen siyasetçilerinden ve Cenevre Belediyesi Eski Başkanı Rémy Pagani’ydi. Kolombiya hükümeti ile FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) arasındaki görüşmeleri de yakından takip eden Pagani, Türkiye’ye yaptıkları ziyaret ve sürece ilişkin Fırat Haber Ajansı'na (ANF) konuştu.
'ÖCALAN İLE GÖRÜŞMEK İSTİYORUZ'
Abdullah Öcalan ile görüşmek ve sürece destek vermek amacıyla Türkiye'ye geldiklerini söyleyen Pagani, "Aynı zamanda bu sürece uluslararası bir destek kazandırmak istedik. Sayın Öcalan’ın ziyaret edebilmek için başvuru yaptık. Oraya gitmeyi umuyoruz. Zaten İstanbul’a gitmemizin temel amaçlarından biri de buydu" dedi.
ULUSLARARASI GÜVENCE
Pagani, heyet olarak uluslararası bir koruma olmaksızın silah bırakılması konusunda endişeli olduklarını belirterek, "Uluslararası bir koruma olmazsa, Cenevre Sözleşmelerine taraf olan ülkeler bu sürece güvence vermezse durum biraz hassas olur. Heyet, uluslararası bir güvence gerektiği ve bu garantilerin Cenevre Sözleşmelerinde öngörülen, Kızılhaç (ICRC) tarafından sağlanabileceği konusunda hemfikir" diye belirti.
'SİYASİ TUTSAKLAR TAHLİYE EDİLMELİ'
Uluslararası güvencenin şart olduğunu ifade eden Pagani, "Tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması, süreci garanti altına alan bir yasanın mecliste kabul edilmesi gerekiyor. Savaşçıların sivil hayata geri kazandırılması ve güvenlikleri yasal güvence altına alınmalı. Ayrıca bu insanların siyaset yapabilmeleri, özgür olmaları gerekiyor. Bütün bunlar bir yasayla garanti altına alınmalı. Aksi mümkün değildir" diye aktardı.
'BARIŞ SÜRECİ YASASI GEREKİYOR'
Pagani, böylesi önemli bir sürecin masanın köşesinde bir kağıda imza atarak olmayacağını vurgulayarak, "Öyle olursa, işler yolunda gitmez. Bir ‘af’ yasası ve bir barış süreci yasası gerekiyor. Bu yasa, iki ya da üç yıl sürecek olan bir dönemde silah bırakma koşullarını uzun vadeli şekilde güvence altına almalıdır" ifadelerini kullandı.
TEMKİNLİ OLMA UYARISI
Pagani, Barış ve Demokratik Toplum Grubu'nun törenine ilişkin ise şunları söyledi: "Her şeyden önce sürecin başarısı için önemli bir adım. Ama devletin tutumundan kaynaklı temkinliyim. Kolombiya hükümeti ile FARC arasındaki süreçte deneyimim oldu. Silah bırakma sürecine destek oldum, silahların konteynerlere yerleştirildiğini, imha edildiğini gözlerimle gördüm. Ama sonra Kolombiya’da da gördük. Sivil hayata dönen savaşçılardan 400’ü öldürüldü. Bunu yaşadık ve gördük. Bu çok büyük bir risk. Böylesi riskleri göz önünde bulundurmak gerekir. Bu noktada çok dikkatli olunmalı" uyarısında bulundu.
BM'YE SORUMLULUK ÇAĞRISI
Süreçte uluslararası kamuoyunun da sorumluluk alması gerektiğini belirten Pagani, "Ben kendim, Uluslararası Kızılhaç, BM ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile temas kurulmasına aracı olmayı teklif ettim. Amacım, bu süreci desteklemek ve uluslararası makamlar ile BM yetkilileri tarafından imzalanacak bir yasa çerçevesinde süreci resmileştirmek. Mevcut uluslararası hukuk, Sayın Öcalan tarafından başlatılan sürecin hukuki olarak çerçeveleyebilir. BM tarafından atanacak bir arabulucunun olması gerekir. Çok ileri düzeyde uzmanlığa sahip kişiler bu süreci izlemeli. Ve bu süreci somutlaştırmak için TBMM tarafından bir yasa çıkarılmalıdır" diye konuştu.