İSTANBUL - Kendisini farklı kimliklerle tanıtan F. Acar isimli erkeğin, duygu sömürüsü ile kandırdığı yüzlerce kadını şantaj ve tehditle dolandırdığı iddia edildi. 20 bin dolarının bu yolla alındığını belirten E.K. isimli kadın, kamu davası açılması talebiyle savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Kendisini Ortadoğu uzmanı, uluslararası hukukçu, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağduru ve Barzani ailesinin eski danışmanı olarak tanıtan F. Acar adlı erkeğin, duygu sömürüsü ile kandırdığı yüzlerce kadını şantaj ve tehdit yoluyla dolandırdığı iddia edildi. Bu kadınlardan biri olan E.K., avukatı aracılığıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmasıyla olay ortaya çıktı.
Başvuruda, şahsın duygu sömürüsü ile kandırdığı ve yüksek miktarda para aldığı kadınları daha sonra gizli çektiği görüntülerle tehdit edip sahte evrak düzenlediği, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığı belirtildi. Bu yolla susturulan kadınların paralarını alamadığı kaydedilen başvuruda, şahıs hakkında kamu davası açılması talep edildi.
DUYGU SÖMÜRÜSÜ, TEHDİT VE ŞANTAJ
Başvuruda, “Şüpheli kendisini ‘hukukçu, akademisyen, KHK mağduru, yayınevi yöneticisi’ gibi unvanlarla tanıtıp, güven kazanarak önce duygusal ardından maddi istismara başladı. Yıllarca süren bu süreçte; kredi çektirdi, sahte belgelerle kandırdı, psikolojik, fiziksel şiddet uyguladı, tehdit ederek ve kışkırtarak elde ettiği özel görüntüleri kullanıp, müvekkili susturmaya çalıştı. Bu süreçte de şüpheli, müvekkile başka kadınlarla cinsel ilişkiye girerken aldığı gizli kayıtları göndermekten çekinmemiştir. Müvekkilin süreçte başka kadınlarla yaptığı görüşmeler doğrultusunda şüpheliye ilişkin saptanan sistemsel döngüsü ise; sahte kimliklerle insanlara ulaşıyor. Sosyal yardım, editörlük, hukuki danışmanlık, ortaklık, evlilik gibi vaatlerle ağına çekmeye çalışmaktadır. Para ve altın almakta, kredi çektirmektedir. Sesini duyurmak isteyenleri ve parasını isteyenleri susturmak için tehdit, şantaj, manipülasyon uygulamaktadır. Gizli kayıtlar almakta, bunları arşivlemekte, ardından ise dağıtmakla tehdit etmektedir” denildi.
E.K., bu süreçte yaşadıklarını ajansımıza anlattı.
PROFESYONEL BİR MANİPÜLATÖR!
Şahısla 2019 yılında Mersin’de bir kafede tanıştığını söyleyen E.K., şunları belirtti: “O dönem henüz bir kurumda çalışmıyor, akademik projelerde yer alıyor ve yüksek lisansa hazırlanıyordum. Kendisini Ortadoğu uzmanı, uluslararası hukukçu, KHK mağduru, akademisyen ve hatta Barzani ailesinin eski danışmanı olarak tanıttı. İsviçre’de eğitim aldığını, 44 ülke gezdiğini, Irak’ta üst düzey görevlerde bulunduğunu iddia etti. Kurguladığı hayat öyle detaylıydı ki, ilk etapta onu sorgulamak kimsenin aklına gelmiyordu. İnsanlar bu anlatıya inandı, çünkü profesyonel bir manipülatörle karşı karşıya olduklarının fark etmemişlerdi ve bu mağduriyet herkesi etkilemişti. O dönemler hepimize Ortadoğu’da etnik diller mezhepler üzerine doktorası olduğunu ve bu çalışmanın lisansını İsviçre’de aldığını söylüyordu. Bu alanda sayılı bilim insanı statüsünde olduğunu söylüyordu.”
IRAK'TAN SINIR DIŞI EDİLMİŞ
Kısa bir süre sonra etkisine kapıldığı şahsın evlilik vaadinde bulunduğunu dile getiren E.K., “Bana adli süreçlerde nüfuz sahibi olduğunu, devletin kendisini tedbir kararı ve onlarca dava dosyası ile mağdur ettiğini, hatta mal varlığına el konulduğunu anlattı. Sahte belgeler göstererek söylediklerini pekiştiriyordu. Zamanla fark ettim ki içinde yaşadığı şehir, karşısındaki kişi ya da girdiği ortam fark etmeksizin kimliğini yeniden yazan biri. Kimisine İsveç vatandaşlığını, kimisine Amerika'da akademik kariyerini anlatıyor. Hukuk fakültesini tamamladığı üniversite ve akademisyenlik yaptığını iddia ettiği kentlerde değişiyordu. Oysa dünyanın herhangi bir üniversitesine kayıtlı diploması yok. Lise diplomasının olmadığını dahi iddia edenler var. Evli olduğunu da uzun süre gizledi. Eşi ve çocuğu hala Mersin’de yaşıyor. Kullandığı araçlar eşine ya da başka kişilere ait. Banka hesabı yok. 44 ülke yalanı da sadece 2013-2014 yıllarında yaptığı düzenli Irak-Almanya ve birkaç Avrupa kenti seyahatinden ibaret. 2014 yılında ‘dolandırıcılık’ suçundan Irak’tan sınır dışı edilmiş. Ancak yıllarca, Irak hükümeti ile sıkı ilişkileri olduğundan bahsediyordu” ifadelerini kullandı.
20 BİN DOLAR DOLANDIRILDI
İşe girdikten sonra şahsın “vergi borcumu kapatırsam mal varlığımı geri alacağım” diyerek kredi çekmesini istediğini dile getiren E.K., sonraki süreçte yaşananları şöyle anlattı: “İlk maaşımı aldığım gün kredi çekmem için beni bankaya gönderdi. O gün bankadan çıkıp parayı elden teslim ettiğimde aslında bir oyunun içinde olduğumu hissetmiştim. Ancak insan bazen kalbinin inandığı şeyi aklının sorgulamasından kaçırır. Toplamda verdiğim para 20 bin doları buldu. Sorgulamaya başladığımda ise inkar, saldırganlık ve üstün manipülasyon teknikleriyle karşılık verdi. Hakkındaki yalanları yüzüne vurduğumda hemen birilerini arayıp beni ikna etmeye çalışır, belgeler gösterir, hikayeyi başka bir cepheden yeniden kurardı. Sosyal medyasını analiz etmeye başladığımda, kadınlar üzerindeki sistematik ağı fark ettim. Kullandığı dil, etkileşim biçimleri, sürekli değişen kadın profilleri… Hepsi bir şablon gibiydi. Konuşan kadın sayısı az ancak susturulmuş olanların sessizliği çok daha güçlüydü.
FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK ŞİDDET
Zamanla gerçekleri sorduğum ya da onu yüzleşmeye zorladığım her anda agresyonu arttı. Şiddete başvurdu. Paramı istediğim dönemlerde tehditleri daha da sertleşti. Karanlık bir yüzü olduğunu o zaman net olarak gördüm. Şiddetli ve zarar verici teşebbüslerine karşılık polise gidemedim. Çünkü hem korkuyordum hem de onun gibi bir adam tarafından teşhir edilmek istemiyordum. O dönemler çaresizdim ve ne yapacağımı bilmiyordum. Kadınlara önce duygusal yakınlık sunuyor, sonra bunu maddi çıkara çeviriyor. Aşkla değil, zaaflarla besleniyor. Yüzü gülse de ardında soğuk bir plan işliyor. Ulaştığı kadınların sayısı 100’ü buluyor, bu bizim tespit ettiğimiz. Fazlası da vardır. Ancak çoğu susuyor. Çünkü bu toplumda utanma duygusu, çoğu zaman aldatılana yükleniyor. Hedefi sadece kadınlarla da sınırlı değil. Kadın, erkek, akademisyenler, gazeteciler, siyasi figürler… Mağdur kadınların arasında tanınmış, güvenilir, siyasi isimler de var ancak isimlerini burada paylaşamam çünkü bu artık yargının konusu. Kimse açıkça konuşmak istemiyor. Bu yalnızca bir dolandırıcılık hikayesi değil, mahremiyetin, itibarın ve zekanın ihaneti. Bazı siyasi davalarda adı geçen kişiler, ‘Elimde somut delil yok, ama dosyalarımızla oynandığını, muhbirlik yaptığını düşünüyoruz’ dedi. Dolayısıyla selam verip de karşılık bulamadığında zarar vermediği kimseyi bırakmıyor.
YASADIŞI İŞLER
Somut deliller elimde olmasa da illegal faaliyetlere karıştığına dair ciddi şüphelerim var. 2023’te isim ve adres bilgilerini içeren kişisel veri listelerine (milyon satırlık veri seti) ulaşmaya çalıştığını biliyorum. Bu, başlı başına bir suç. Söz konusu verileri birlikte aradığı kişilere şirket kurdurdu. Ancak şirketin ortaklarının, şirket kurulduktan kısa süre sonra Avrupa’ya gittiğini ve dönmediklerini duydum. Birkaç ay sonra, söz konusu şirketin bağlı olduğu e-ticaret sitesi için bana hisse teklif etti. O dönemlerde ismini halen de deklare etmediği başka bir şirket ismini daha fark ettim. Adını duyurmadığı şirkette diğer tüm şirketler gibi aynı adrese kayıtlıydı. Yayıncılık alanında da şüpheli hareketleri oldu. Yazarlara yüksek meblağlar teklif ettiğini ve standartların üzerinde hediye kitap verdiğini duydum. Bunların hepsi ciddi mali hareketlilik anlamına geliyor ve yeni kurulmuş bir yayınevinin bu kaynaklara sahip olması da oldukça şüphe uyandırıcı. Bunlar, onun yalnızca bireysel dolandırıcılıkla yetinmeyip daha organize faaliyetlere giriştiğini düşündürüyor. Söz konusu ve halen faal olan yayınevinde de resmi ortaklık kaydı yok. Dolayısıyla bireyleri ve hatta sistemleri kandırabilecek kurgu yeteneğine sahip.”
MA / Ömer İbrahimoğlu