ATK raporları: Tecrit koşullarına 'tıbbi meşruluk' kazandırıyor

img

AMED - Amed Barosu Cezaevi İzlem Komisyonu Sözcüsü Adile Salman, ATK'nin verdiği raporlarla hasta tutsakların cezaevlerinde tecrit koşullarında yaşamlarını sürdürmesine “tıbbi meşruluk” kazandırdığını söyledi. 

 
Cezaevlerindeki hasta tutsakların durumu, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) 82 yaşında olan Makbule Özer hakkında verdiği “cezaevinde kalabilir” raporuyla bir kez daha gündeme geldi. İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) verilerine göre cezaevlerinde şu an 651'i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutsak bulunuyor. İHD verilerine göre 2022’de yılında 78, 2023 yılının ilk 5 ayında ise 15 tutsak cezaevinde yaşamını yitirdi. 
Amed Barosu Cezaevi İzlem Komisyonu Sözcüsü Adile Salman, hasta tutsakların durumu ve ATK'nin verdiği raporları değerlendirdi. 
 
‘YAŞAM HAKKI ASKIYA ALINAMAZ’
 
Hasta tutsakların tahliyelerinin birçok zaman ATK raporları üzerine engellendiğine dikkati çeken Salman, ATK’nin “cezaevinde kalamaz” raporu verdiği durumlarda ise savcılıkların devreye girdiğini ve “toplum güvenliği” gerekçesiyle tahliyelerin engellediğini kaydetti. 
 
Ceza infazlarına dair yönetmelikte tutsaklar için gerekli düzenlemelerin yapılmadığını söyleyen Salman, hasta tutsakların yaşam hakkının ihlal edildiğini kaydetti. Salman, "Evrensel hukuk ilkelerine göre insanın en temel hakkı yaşam hakkıdır. Hiçbir durumda bu engellenmez ve askıya alınamaz. Bu ilkeye rağmen yüzlerce hasta mahpusun infaz erteleme talebi infaz hakimliklerince reddedilmektedir” dedi. 
 
ÖLÜM DÖŞEĞİNDE TAHLİYE EDİLDİ
 
ATK'nin "cezaevlerinde kalabilir" dediği birçok tutsağın ihtiyaçlarını tek başına karşılayamadığını, yatağa ve ilaca bağımlı halde olduğunu söyleyen Salman, "Örneğin kas erimesi hastalığı olan, ağır ilaçlar kullanan ve kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayan ağır hasta mahpus İsmet Çardak, ‘toplum güvenliği için tehlikeli’ yorumu üzerine 1 yıl infaz erteleme süreci bittikten sonra tekrardan hapishaneye alınıyor. ATK’den tekrardan ‘cezaevinde kalamaz’ raporu alınıyor. Ancak savcılık bu rapora rağmen infaz ertelemeyi uygun görmüyor. Neyse ki infaz erteleme, infaz hakimliğince kabul ediliyor ve İsmet Çardak 28 Şubat’ta tahliye oldu. Ancak 15 gün sonra vefat bilgisi geldi. Bizim infaz erteleme talebinde bulunduğumuz tüm hasta mahpuslar aslında ölüm eşiğinde ve tedavilerinin yapılması için gereken şartlar sağlanmıyor" şeklinde konuştu.
 
TUTUKLULAR ARASINDA ÇİFTE STANDART 
 
Sağlık sorunları bulunan 3 yaşlı kadının son dönemde tutuklandığını hatırlatan Salman, "Makbule Özer, ağır sağlık sorunları olmasına karşın ATK’nin bilimsel verilerden uzak raporu ile 22 Nisan'da yeniden tutuklandı. 9 kez anjiyo olan, 45 yıldır mide ülseri bulunan, KOAH, şeker, tansiyon ve daha birçok hastalığı olan 76 yaşındaki Hanife Arslan da tüm başvurulara rağmen tahliye edilmiyor. Hatice Yıldız, mahpus kızına para yatırdığı gerekçe gösterilerek ‘örgüte yardımdan’ yargılanmış ve kesinleşen cezası ile tutuklanmıştır. Bunlara karşı hukuk mücadelesi sürerken, maalesef Türkiye’de Sivas Katliamı sanığı cumhurbaşkanlığı özel kararı ile serbest bırakılması gibi vahim bir cezasızlık politikası örneğini de yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
Salman, “ATK’den alınan ‘cezaevinde kalabilir’ raporları da hasta mahpusların tecrit koşullarında yaşamlarını sürdürebilmesinin tıbbi meşruluk raporu olarak anlaşılıyor. Bahsettiğimiz örnekler gibi yüzlerce hasta mahpus ağır hapishane koşullarında yaşamaktalar. Genel olarak Türkiye’de bulunan hapishaneler mimari yapısı ve uygulamaları ile Avrupa Standart Cezaevi Koşullarına uymamaktadır. Hapishaneler mahpusların en temel haklarının ihlal alanlarına dönüşmüş bir durumdadır” şeklinde konuştu. 
 
AĞIZ İÇİ ARAMA, TAHLİYE ERTELEME, TECRİT
 
Cezaevlerinin fiziki koşullarının hasta tutukluların tedavisinin yapılması noktasında yetersiz olduğunu kaydeden Salman, hasta tutsaklar için 3 tane R Tipi Cezaevi olduğunu ancak tutsakların burada tecrit altında yaşadıklarını belirtti. Bazı hasta tutsakların da İdare ve Gözlem Kurulu tarafından “iyi halli olmadıkları" öne sürülerek tahliyelerinin ertelendiğini ifade eden Salman, bir diğer sorunun da hasta tutuklulara ağız içi arama dayatması olduğunu söyledi. Salman, hasta tutsakların bu durumu onur kırıcı buldukları için tedaviyi reddettiğini dile getirdi. 
 
Salman, temel insan haklarını ihlal eden hukuk dışı uygulamalardan vazgeçilmesi çağrısı yaptı.