Kocaeli’nin Çayırova ilçesinde bulunan ürün depolama fabrikası olan Ekol Lojistik Firması’nda 2013 yılından bu yana kadrolu olarak çalışan Seracettin Tunç, Depo Liman Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası’na (DGD-Sen) üye olduğu için 21 Nisan’da işten çıkarıldı. Evli ve 20 günlük bir bebeği olan Tunç, 24 Nisan’da işine geri dönme talebiyle atıldığı fabrika önünde oturma eylemi başlattı. Haftanın 5 günü mesai saatleri içerisinde oturma eylemi gerçekleştiren Tunç, 1 Mayıs günü, Gebze Cumhuriyet Meydanı’nda yapılacak kutlamaya gideceğini söyledi.

 

‘SENDİKA HAKKIMI KULLANDIĞIM İÇİN İŞSİZİM’

 

5 yıl boyunca çalıştığı fabrikada hiçbir sorun yaşamadığı halde, “performans düşüklüğü”nün gerekçe gösterilerek işten atıldığını belirten Tunç, “Ancak insan kaynaklarıyla görüşmeye gittiğimde bana ‘Sen işçileri toplantılara davet ediyorsun’ denildi. İnsan kaynaklarının söylemiş olduğu bu sözler benim aslında sendikalı olduğum için işten çıkartıldığımı gösteriyor. Sendikaya üye olmak yasal bir haktır. Bu hakkı kullandığım için işsiz kaldım” diye konuştu.

 

‘BEBEĞİMİN GELECEĞİYLE OYNUYORLAR’

 

İş Kanunu’nun 29’uncu maddesindeki, “İşçinin iş sözleşmesinin ahlak ve iyi niyet hallerine aykırılık nedeniyle feshedilmesi” sözlerini hatırlatan Tunç, “5 yıl boyunca tek bir uyarı bile almadım. Bugün ise 5 yıllık emeğimi gasp etmek isteyenler, bir maddeyle beni işten çıkarıyor. Kadrolu olarak çalıştığım süre içinde kazandığım kıdem, tazminat ve ihbar hakkım hiçe sayıldı” dedi. 

 

Evde bir tek kendisinin çalıştığını dile getiren Tunç, “Bir bebeğim var. Yasal olan sendikal hakkımı kullandığım için beni işten atan patronlar,  bebeğin geleceğiyle oynuyor. Burada direnişte olduğum için eve ekmek götüremeyecek duruma geldim. Kıdem ve tazminatımı vermemek için birçok yol deneyen işveren, kıt kanaat geçindiğim bir maaşıma da göz dikti” ifadelerini kullandı. 

 

‘MESAİ SAATLERİNDE FABRİKAYA BORÇLANMIŞIM’

 

Ekol Lojistik Firması’nda birçok hak gaspının yaşandığına da dikkat çeken Tunç, şöyle devam etti: “Normal koşullarda haftanın 5 günü çalışıyoruz. Cumartesi günleri ise mesai olarak sayılıyor. Hafta sonu olduğu için servisler çalışmıyor ve bize iş olmadığı söyleniyordu. Bu nedenle de ben Cumartesi günleri işe gitmedim. Sonradan öğrendiğim kadarıyla Cumartesi çalışmadığım için fabrikaya borçlanmışım. Mesai saatleri olmasına rağmen haberim olmadan ‘işe gelmedi’ olarak gösterilmişim. Bu nedenle de fabrikaya gitmediğim her gün için 75 saat borçlanmış durumdayım. Tüm işçilere bu durum uygulanmış. Fakat hiçbirimizin bundan haberi bile yok.”

 

‘ÇALIŞANLAR GÖRMESİN DİYE BRANDALAR ÖRÜLDÜ’

 

Fabrika önünde oturduğu saatler içerisinde çalışma arkadaşlarının kendisini görmemesi için fabrika yönetimi tarafından bahçenin brandalarla kapatıldığını sözlerine ekleyen Tunç,  “Yüzlerce insanın çalıştığı fabrikada işveren bir tek işçinin sesinin çıkmasından bile korkuyor. Arkadaşlarım beni görmesin, duymasın diye bahçe duvarı üstüne brandalar gerdiler ve molalarda yüksek sesle müzik çalıyorlar. Bu kadar korkan patron neden beni işimden etti. Mavi Jeans, Boyner gibi büyük markaların ürün paketleme işini yapan fabrikada 1000 işçi var. Ama sadece 300’ü kadrolu olarak çalışıyor. İşveren para hırsı için sendikadan korkuyor ve işçileri bunun için benden saklıyor” dedi.

 

‘MEYDANLARI DOLDURMALIYIZ’

 

Herkesi hak gasplarına karşı 1 Mayıs alanlarına çağıran Tunç, “1 Mayıs günü Türkiye’nin her yerinde bulunan işçiler, alanları direniş meydanına çevirmelidir. Sendikasız çalışmaya, haklarımızın gasp edilmesine, OHAL ve KHK’lere karşı tüm işçilerin meydanları doldurması gerekir. Yaşadığım haksızlığa karşı, hak talebimi yükseltmek ve direniş alanlarını genişletmek için ben de 1 Mayıs’ta alanda olacağım. Tüm işçiler birleşirse mutlaka kazanacağız” dedi. 

 

MA / Elif Çetiner