İZMİR - Yılın ilk üç ayında en az 394 işçinin yaşamını yitirdiği Türkiye’de, iş cinayetlerinin en çok yaşandığı iş kollarının başında inşaat sektörü geliyor. İnşaat işçilerine göre, bu ölümlerin arkasında ekonomik nedenlerden kaynaklı yaşanan psikolojik sorunlar var.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği’nin (İSİG) verilerine göre; Ocak ayında en az 144, Şubat ayında en az 128 ve Mart ayında ise en az 122 işçi olmak üzere Türkiye’de 2018 yılının ilk üç ayında en az 394 işçi, iş cinayetlerine kurban gitti. Bu ölümlerin en çok yaşandığı işkollarının başında ise ekonomik sömürünün en çok görüldüğü inşaat sektörü geldi. Hayatını kaybedenlerin sadece yüzde 1’inin sendikalı olması sektörün bir yüzü.
Bu tablo içerisinde döviz kurlarındaki artışla birlikte ekonomi giderek kötüye gitmesine rağmen, hükümetten doğru yapılan “ekonomimiz büyüyor” açıklamalarının paralelinde kimi işverenlere devlet kasasından devasa rakamlardaki “teşvik kredileri” verildi.
Hükümetin 7,4 olarak açıkladığı büyüme rakamlarına karşı ağır çalışma koşulları ve düşük ücretlerle çalıştıklarını dile getiren İzmir’deki inşaat işçileri, “Nerede büyük ekonomi, nerede iş? İş var da neden bu kadar az maaş alıyoruz?” diye sordu.
‘NASIL GEÇİNECEĞİMİZİ KİMSE DÜŞÜNMÜYOR’
20 yıldan fazla süredir inşaat işçiliğini yaptığını belirten İrfan Göze (44), işyeri güvenlik denetimlerinin çok zayıf olduğunu belirttiği inşaatların iş cinayetlerinin en çok yaşandığı sektör olduğuna dikkat çekti.
Buna rağmen tüm tehlikeleri göze alarak buralarda çalışmak zorunda bırakıldıklarını kaydeden Göze, karşılığında ise asgari ücret ödenip, sigortasız çalıştırıldıklarını ifade etti. Göze, içinde bulundukları durumdan “Ev masrafları, kişisel masraflar ve çocuklarımızın okul masraflarını dikkate aldığımızda nasıl geçineceğimizi kimse düşünmüyor” sözleriyle dert yandı.
‘AİLE İÇERİSİNDE HUZURSUZLUK YAŞIYORUZ’
Yine uzun çalışma saatleri nedeniyle sosyal hayattan tamamen soyutlanmış hale geldiklerinden yakınan Göze, “Ekonomik zorluklar nedeniyle aile içerisinde huzursuzluklar yaşanıyor. Çocuklarımızı istediğimiz gibi yetiştiremiyoruz. Çocuklarda psikolojik sorunlar yaşanmaya başlıyor. Zorlu şartlardan dolayı kötü davranışlara yönelebiliyorlar. Ebeveynler de ailelerini geçindirme derdinde olduğu için bunun önüne geçmekte zorlanıyor. Durumun düzelmemesi durumunda çocuklarımız daha kötü şeylere yönelecekler. Devletten hiçbir beklentimiz yok. Çünkü onların tek dertleri rant” diye konuştu.
‘BAZEN PAZARA BİLE GEDEMİYORUZ’
Tıpkı onun gibi emeklerinin karşılığını alamamaktan yakınan inşaat işçisi Mehmet Şal (48) da, “köle muamelesi” gördüklerini ifade etti.
Bazen ceplerinde para olmadığı için pazar alışverişi bile yapamadıklarını söyleyen Şal, “Devlet ekonomi güzel, Türkiye’de iş var diyor. Nerede büyük ekonomi, nerede iş? İş var da neden bu kadar az maaş alıyoruz. Türk parasının yüzünü bile göremiyoruz. 10 lirayla 2 kilo domates alınmayacak düzeye geldik” dedi.
‘EKONOMİK SORUNLAR DİKKATSİZLİĞE İTİYOR'
Şal, çalıştıkları sektörde yaşanan iş cinayetlerinin arkasındaki en büyük sebeplerinden birinin ekonomik nedenlerden ötürü işçilerin yaşadıkları psikolojik sorunlar olduğunu da ifade etti.
Şal, bunu ise şu sözlerle açıkladı: “İş güvenliğimiz yok, bir sürü insan inşaatlardan düşerek öldü, herkes düştüğüyle kaldı. Mesela adam iskeleye çıkıyor ama ekonomik, toplumsal durumlardan dolayı morali bozuk, kafası dalgın. Dikkat edemiyor insan düşüyor, eli kesici bir aletin arasına sıkışıyor. Güzel bir maaşım olsa, tabi ki aileme en güzel meyveleri de götürürüm, et de götürürüm, sosyal hayatım da olur ama maalesef yok. Bu durumda nasıl yapacağım. Devlet askere, polise değer veriyor neden işçiye değer vermiyor, ben bu durumdan razı değilim.”
‘EMEKLİLİK YAŞIM GELSE DE ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM’
63 yaşındaki Faraç Turan ise, emeklilik yaşı gelmesine rağmen, hala çalışmak zorunda olduğunu dile getirdi. Düşük ücretlerle çalıştırılmalarına rağmen kimi zaman ücretlerini bile alamamaktan yakınan Turan, “İşçilerin günlük yevmiyesi 100 liraysa eğer 300 liralık çalıştırılıyor. Üstelik maaşlarımızı alamıyoruz, yaşamımız çok zor. Bir insan okumamışsa, mesleği yoksa bir yerden emekliliği olsa dahi mecburen çalışacaktır. Kendi şartlarına göre iş bulamayınca mecburen inşaat işçiliğine soyunuyor, yaşı kaç olursa olsun. Her gün, günlük tüketim gıda malzemelerine zam geliyor. Tabi ki, insan ailesini mutlu edemezse de evine huzursuzluk doluyor” dedi.