Vanlılar: En büyük zam huzursuzluğa yapılıyor

img

VAN – Her gün üst üste gelen zamlar dar gelirli yurttaşların yaşamını zorlaştırıyor. Ekonomik krizi tetikleyenin savaş olduğunu vurgulayan Vanlılar, "Tank, top, silah, barut ve uçaklara verilen paralar huzursuzluk getiriyor. Böyle diyerek asla huzur gelmez. Şuan en büyük zam huzursuzluğa yapılıyor" dedi. 

Enerji, yakıt ve temel gıdaya hemen her gün gelen zamlar dar gelirlilerin hayatını sürdüremez kılıyor. Ekonomik krizin tetiklediği zamların yaşanan savaştan kaynaklı olduğunu dile getiren Vanlılar, "Ekonomik krizin sebebi tank, top, silah, barut ve uçaklara verilen paralardır. Ülkenin ‘Cumhurbaşkanı’ Tayyip Erdoğan her gün televizyonlara çıkıp, '4 bin bilmem kaç insan öldürdük' diyor. Acaba bir gün televizyon ekranlarına çıkıp 'Ben 20 bin insanın yaşamasına vesile oldum' diyor mu? İnsanları nasıl öldürelim değil, nasıl yaşatalım üzerinden tartışma yürütmeliyiz. Yoksa ülkeye huzur gelmez. Şuan en büyük zam huzursuzluğa yapılıyor" diye tepki gösterdi. 
 
'ÇOCUKLARIMIZA BAKAMAYACAK DURUMA GELDİK'
 
Hacı Şükrü Akdoğan, 20 yıldır çiftçilik yaptığını belirterek, “Ekonomi öyle bir hale gelmiş ki artık çocuklarımıza bakamayacak duruma geldik. Hayvancılık yapıyorum ve hayvanlarımı meydana götürecek mazot parası bulamıyorum. İş yok, güç yok, millet perişan bir durumdadır. Herkes kahvelerde sabahtan akşama kadar boş boş oturuyor. İnsanlar sabahtan akşama kadar çalışıyor ama 10 TL bile kazanamıyorlar. Ev geçindirmek günden güne zorlaşıyor. Üstüne zamlar da gelince belimizi doğrultamayacak duruma geldik. Böyle devam ederse durumumuz daha da kötüleşecek” dedi.
 
‘ECEVİT DÖNEMİ BİLE BU KADAR DEĞİLDİ’
 
Ecevit döneminde de sık sık zamların yapıldığını hatırlatan Akdoğan, “Ama o dönem insan iş bulabiliyor ya da satış yapabiliyordu. Hatta o kadar kötü olmasına rağmen çalışıyorduk ve hayvanlarımızı da yaylalara rahatlıkla çıkarabiliyorduk. Fakat bugün iki hayvan alıyoruz, hayvanları ahırdan çıkaramıyoruz. İzin vermiyorlar. Yaylalar ve köylerin çoğu yasak. Hayvanlarımızı ahırlardan çıkardığımız gibi para cezası veriyorlar. İş yok, yaylalara da çıkamıyoruz. Ne yapacağımızı bilemez durumdayız. Önceki gün sebze haline alışverişe gittim. 8 kilo sebze ve meyve aldım 80 TL para ödedim. Bu 80 TL’yi de çok zor şartlarda kazanıyorum. Bir hayvan alıyorum 20 gün elimde kalıyor, hayvanı sattığımda da ancak saman ve arpa alabiliyorum. İnsanlar artık alışveriş bile yapamıyor. Çünkü kimsenin cebinde kuruş para yok" diye konuştu. 
 
‘KITLIK VE KORKU VAR’
 
30 yıllık esnaf olduğunu dile getiren Hüseyin Akdağ da, her şeyin yakıta bağlı olduğuna dikkat çekerek, “Çünkü yakıta zam geldiği zaman bu zam her şeye yansıyor. Yine dolar aldı başını gidiyor. İşçiler, çalışanlar, emekçiler eğer ekonomik açıdan zor durumda iseler bu da gösteriyor ki herkes zor durumdadır. Etin kilosu 50 TL olmuş ve insanlar et alıp yiyemiyor. İnsanlar artık kıtlık içerisinde yaşıyorlar. Fakat hiç kimse buna sesini çıkaramıyor. Medya da bu konuda haber yapmıyor. Mazot 5 TL’yi geçti ama insanlar bunu dilendirirsek ‘acaba bizim için suç olur mu ve tutuklanır mıyız?’ diye düşünüyorlar. Bu zamlar halkı perişan etmiş durumda. Her gün yeni bir şeye zam geliyor. Ama en büyük zam huzursuzluğa geliyor. Huzur olmadığı zaman tabii ki her şeye zam gelir. Hiçbir yerde huzur yok, çünkü savaş var. Gözaltı tutuklama ve öldürülme var. Son bir yıl içerisinde binlerce insan tutuklandı. Yani güvenin ve huzurun olmadığı yerde, her şey sorun demektir” diye belirtti. 
  
'NEDENİ SAVAŞTIR, KARDEŞ KATLİDİR'
 
Esnaflık hayatı boyunca son 2 yılda çektiği sıkıntıyı çekmediğine vurgu yapan Akdağ, "İnsanlar artık kan ağlamaya başladı" dedi. Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün sebze haline gidiyorsun, oradaki esnaf ağlıyor. Çiftçinin yanına gidiyorsun aynı şekilde çiftçi ağlıyor. Bu ülkede sadece gemileri olanlar kar ediyor. Yanı başımızda sınır var ama bir kuruş bile yararlanamıyoruz. Çünkü sadece yandaş tüccarlar rahatlıkla gidip geliyorlar. Kimse kimseyi kandırmasın. Ben 30 yıldır esnafım son 2 yılda çektiğim ekonomik sıkıntı kadar büyük sıkıntı çekmedim. Ekonomik krizin sebebi savaştır, kardeş katlidir." 
 
'300 KOYUNU NEREDE OTLATALIM?'
 
Tek çözümün huzurlu bir ortamda olduğunu dile getiren Akdağ, şunları ifade etti: "Van’da hayvancılık dışında yapabileceğimiz pek bir iş yok. Fakat neredeyse bütün yaylalarımız yasaklanmış. Bir de Tarım Bakanlığı 300 koyun vereceğini söylüyor. Hadi bu koyunları verdi, nerede otlatacağız? Hani yayla? Bütün yaylalar yasak. Köyümden bir metre ileriye bile çıkamıyorum. İzin vermiyorlar. Her şey huzura bağlıdır. Eğer huzur olsaydı yaylamıza da çıkardık, bağımızı, bahçemizi de ekerdik. Böyle olunca ekonomi de düzelirdi.” 
 
'SİYASETİ NASIL ÖLDÜRDÜK ÜZERİNE’ 
 
Emekli Abdullah Hakan isimli yurttaş da, ekonomik krizin sebebinin yaşanan çatışma ve savaş ortamı olduğunu vurgulayarak, “Bir yerde savaş ve çatışma varsa huzur olmaz. Ülkedeki ekonomik durumun tek sebebi savaştır. ‘Ülkenin Cumhurbaşkanı’ Tayyip Erdoğan her gün televizyonlara çıkıp, '4 bin bilmem kaç insan öldürdük' diyor. Acaba bir gün televizyon ekranlarından ben '20 bin insanın yaşamasına vesile oldum' diyor mu? İnsanları nasıl öldürelim değil, nasıl yaşatalım üzerinden tartışma yürütmeliyiz. Yoksa ülkemize huzur gelmez.” 
 
‘TANK, TOP VE SİLAH…’ 
 
Her ay bin 300 TL emekli maaşı ile 6 kişilik ailesini nasıl geçindireceğini kara kara düşündüğünden dert yanan Hakan, şöyle konuştu: “Bu parayla ailemi nasıl geçindireyim. Bunun sebebi de savaştır. İnsanların sıkışmışlığının temel sebebi savaştır. Ekonomik krizin sebebi tank, top, silah, barut ve uçaklara verilen paralardır. Bu paralar insanlara verilirse ekonomik kriz de ortadan kalkar, insanlar da rahatlar, refah da gelir, dolar da iner, ekonomi de düzelir. Bu savaştan dolayı yaylalarımıza da gidemiyoruz. Eğer yaylarımız serbest olsaydı bir dakika bile şehirde durmazdım. Hayvan alıp yaylaya çıkardım. Hem benim ekonomim düzelirdi hem de devletin ekonomisi rahatlardı. Fakat köylerde ve yaylarda can güvenliğimiz yok. O yüzden çıkamıyoruz.” 
 
‘KAŞIKLA VERİP KEPÇE İLE ALIYOR’
 
İşçi Abdullah Kaya ise, krizden tepetaklak olduklarını dile getirerek, yaşdıklarını şöyle ifade etti: “Evliyim ve 2 çocuğum var, kirada oturuyorum. Çalıştığımız yerde 17 saat çalışıyorum ve asgari ücretin altında bir ücret alıyorum. Eskiden bin TL’ye çalışıyordum, bu para ile geçimimi rahatlıkla sağlıyordum ve cebimde harçlığım bile kalıyordu. Hatta üzerine huzurlu ve mutluydum. Şimdi ise alış verişe gittiğimde iki poşet eşya ile çıkamıyorum ve ay sonunu getiremiyorum. Bu ekonomik durum bizi çok etkiliyor. Her şeye zam yapılıyor. Asgari ücrete de zam yapılıyor ama kaşıkla verip kepçe ile alıyorlar. Artık bu durumun düzelmesini istiyoruz.” 
 
MA/ Mahmut Ruvanas