Akademisyen McLaren: Öcalan'ın sözleri bir güvercin gibi denizleri aştı

img
ANKARA - Kanadalı pedagog Peter McLaren, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısına destek vererek, “Hepimiz Türk ve Kürt halkları, insanlık tarihindeki en zor görevi başarmaya çalışırken yanlarında olalım” dedi.
 
Kanadalı eleştirel pedagog ve akademisyen Peter McLaren, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na yazılı bir mesajla destek verdi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’ne (DEM Parti) gönderdiği mesajda, diyalog ve barışın önemine vurgu yapan McLaren, “Silahlar yerine sözcükleri seçenlerin cesaretini selamlıyorum; tarihin artık kanla değil, barışın mürekkebiyle yazılmasına karar verenleri destekliyorum” ifadelerini kullandı.
 
‘CESARETİNİ SELAMLIYORUM’
 
McLaren, gönderdiği mesajında şu ifadelere yer verdi: “Dicle ile İstanbul Boğazı arasında yer alan topraklardaki bir otorite gibi değil, uzaktan bir tanık olarak konuşuyorum; insan ruhunun baskı kurmak için değil, diyalog kurmak için yaratıldığına; korkuyla değil, özgürlükle yaşaması gerektiğine hâlâ inanan bir entelektüel olarak. Bütün kalbimle inanıyorum ki, özgür düşünce ve demokratik tartışma yalnızca bir ulusa ait değildir; insanlığın ortak kalp atışıdır. Bu nedenle, Anadolu güneşinin altında ve Kürdistan dağlarında barış hayali kuran herkesle dayanışma içinde sesimi yükseltiyorum. Silahlar yerine sözcükleri seçenlerin cesaretini selamlıyorum; tarihin artık kanla değil, barışın mürekkebiyle yazılmasına karar verenleri destekliyorum.
 
‘BURADA BİR UMUT VAR’
 
İşte bu an, bu kırılgan, titrek, kutsal an bir tokalaşmayla doğdu. Bu jest o kadar basitti ki, alaycı kişiler tarafından gözden kaçırılabilir; ama aynı zamanda öylesine derin ki, bir halkın kaderini değiştirebilir. Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli, Kürt siyasetçilerin elini uzattığında sadece parmaklara dokunmadı; yılların acısını aşan bir köprü kurdu. Ve İmralı Cezaevi’ndeki tecridinden Abdullah Öcalan, 27 Şubat’ta Barış ve Demokratik Toplum çağrısı yaptığında, sözleri fırtınaya salınan bir güvercin gibi denizleri aştı; saflık değil, umudun inadıyla. Kırk yılı aşkın bir süredir Türk ve Kürt halkları, savaşla, güvensizlikle ve kayıplarla örülmüş bir acı zincirine bağlı yaşadı. Dağlar ağıtlarla yankılandı, toprak ise konuşamayanların sessizliğiyle ağırlaştı. Bu, Cumhuriyet’in kalbindeki açık bir yaraydı; hiçbir inkâr bu yarayı kapatamadı. Ve şimdi tam da burada bir umut var. Onca karanlıktan sonra aralanmış küçük bir pencere. Barışın bir hayal değil, yaşayanlara ve ölenlere karşı bir sorumluluk olduğu fısıltısı duyuluyor.
 
İMRALI’DAN GELEN ÇAĞRI
 
Batı’daki uzak köşemden, başlayan bu diyalogdan umutlanan seslere katılmam istendi. Buna bir yorumcunun kibriyle değil, insan acısının evrenselliğini bilen birinin alçakgönüllülüğüyle yanıt veriyorum. Çünkü uzak olsam da, bu çatışmanın uzun yıllara yayılan trajedisini acıyla izledim; kuşakları nasıl yaraladığını, siyasetin insanlığı unuttuğunda neler olduğunu bize nasıl öğrettiğini gördüm. Ama şimdi, bu kırılgan şafakta bir olasılığın sesi var; kadim ovalarda bir uyanışın fısıltısı. İmralı’dan gelen çağrı, karşıtlar arasındaki tokalaşma, oğullarını toprağa vermiş annelerin sessiz duaları… Bunların hepsi, umutsuzluğa meydan okuyan bir cesaret senfonisini oluşturuyor. 
 
DÜNYA BUNA YÜZ ÇEVİRMESİN
 
Dünya buna yüz çevirmesin. Hepimiz entelektüeller, işçiler, şairler ve siyasetçiler olarak Türk ve Kürt halkları, insanlık tarihindeki en zor görevi başarmaya çalışırken yanlarında olalım: Affetmek, dinlemek, birlikte yeniden yaşamak. Bu sadece iki halk arasında bir barış olmasın; tüm dünyaya bir işaret olsun: Demokrasi güçlülerin malı değil, insanlığın ortak vaadidir. Anadolu nehirleri, imparatorlukların yükselişini ve çöküşünü gördü; kralların kibrine ve köylülerin sabrına tanık oldu. Ama belki şimdi, daha da büyük bir şeye tanık olacaklar: galip gelene değil, sese ait bir barışın doğuşuna. O ses daha da güçlensin. Savaş davullarını susturacak kadar yüksek sesle yankılansın.
 
PETER MCLAREN KİMDİR?
 
Peter Mclaren, 1948 yılında Kanada’da doğdu. Dünya çapında tanına bir eğitim kuramcısı olan McLaren aynı zamanda yazar ve akademisyendir. Özellikle eleştirel pedagoji alanında yaptığı çalışmalarla tanınan McLaren,  Eğitimde eşitsizlik, sınıf mücadelesi, ırkçılık, kültürel kimlik ve ideoloji konularını merkezine alan, kapitalist eğitim sistemlerine yönelik eleştirileriyle dikkat çekiyor. Çalışmalarında, Latin Amerikalı eğitimci Paulo Freire’nin düşüncelerinden derinlemesine etkilenmiş ve onun “özgürleştirici eğitim” yaklaşımını Anglo-Sakson dünyaya tanıtan önemli isimlerden biri olmuştur.  McLaren’ın en bilinen eserlerinden biri olan Life in Schools (Okullarda Yaşam)  okullarda gündelik yaşamın nasıl ideolojik ve politik süreçlerle şekillendiğini sorgular. Marksist teori, kültürel çalışmalar ve toplumsal adalet perspektifinden beslenen bu eser, modern eğitimin yapısal eşitsizlikleri nasıl yeniden ürettiğini ortaya koyuyor.
 
Akademik kariyerinin büyük bölümünü Amerika Birleşik Devletleri’nde geçiren McLaren, başta UCLA ve Chapman University olmak üzere çeşitli üniversitelerde öğretim üyeliği yaptı. Eğitim anlayışı sadece teorik değil, aynı zamanda politik ve eylem odaklıdır; bu yönüyle yalnızca bir akademisyen değil, aynı zamanda bir aktivist olarak da öne çıkıyor. Peter McLaren, eğitim yoluyla toplumsal dönüşümün mümkün olduğuna inanan, devrimci ve eleştirel bir eğitimci olarak günümüzde de etkisini sürdürmektedir.