‘Savaşları sonlandırmak için Medine Sözleşmeni önemli referanstır’ 2019-10-13 15:43:57   İSTANBUL – İstanbul Çalıştayı'nın sonuç bildirgesini açıklayan DİK, "Bu bataklıktan kurtulmanın tek yolu teferruatlardan ziyade esaslarda ve evrensel değerlerde ortaklaşarak huzurlu, adaletli bir barışı hayata geçirmekle olur" dedi.    Demokratik İslam Kongresi (DİK), dün Şişli'de bulunan Nazım Hikmet Kültür Merkezi ve Sanat Evi'nde gerçekleştirdiği "Toplumsal yönetim modeli olarak Medine Sözleşmesi" konulu İstanbul Çalıştayı’nın sonuç bildirgesini Kürtçe ve Türkçe olarak açıkladı. “İslam barıştır, Medine vesikası adalet sözleşmesidir” denilen sonuç bildirgesinde “Birçok inanç ve medeniyetin doğup yayıldığı Ortadoğu'da  bugün kan ve gözyaşının egemen olması bu toprakların bizatihi kendi değer dünyasından uzaklaşmasının sonucudur. Kuran'ın mesajı ve Hazreti Peygamberin hayatı insan fıtratının ayrılmaz parçası olan özgürlük, eşitlik  ve onurlu yaşam mücadelesine yeni bir güç katmıştır” ifadelerine yer verildi.    ‘MEDİNE SÖZLEŞMESİ GÜNDEMLEŞTİRİLMELİ’   Sonuç bildirgesinin devamında şu ifadelere yer verildi: “Doğayı sınırsızca yağmalayan, kaynakları  paylaşma ve dayanışmaya yanaşmayan sistemlerin beraberinde getirdiği ve beslendiği toplumsal yozlaşma bugün de insanlığa yönelen en büyük tehdittir. Saldırgan baskıcı uygulamalar, barbarlık ve vahşete zemin oluşturan ilişki ve alışkanlıkları sonlandırmak için Medine sözleşmesini yeniden gündemleştirmek aynı zamanda yeni bir toplum sözleşmesine duyulan ihtiyacı da kamuoyunun dikkatine taşımaktır. Farklı kimlik, dil, kültür ve inançların birlikte var olabilmesi kendilerini geliştirebilmesi ancak evrensel insanı değerlerle yerel, bölgesel tecrübenin buluşması sayesinde mümkün olacaktır. Gerek Ortadoğu'da sömürü ve savaşları sonlandırmak gerekse Türkiye toplumunda hak temelli bir hukuk düzenini egemen kılmak için Medine sözleşmesi önemli bir referans metnidir. Demokratik İslam Kongresi olarak Suriye'de yaşanan savaşın bir an önce sonlandırarak adil bir  barışın gerçekleşmesi, halkların kendi kendilerini yönetebilmesinin garanti altına alınması gerektiğine inanıyoruz.  Türkiye'de toplumsal bir barışın sağlanarak, bu çerçevede kadın cinayetleri, emeğin hakkı, doğa ve yaşam hakkına sahip çıkarak, düşünce ve iradeye özgürlükler çerçevesinde yeni bir demokratik katılımcı sürecinin başlatılması çağrısını yapıyoruz.    Son olarak İslam alemini bu kaostan bu bataklıktan kurtulmanın tek yolu teferruatlardan ziyade esaslarda ve evrensel değerlerde ortaklaşarak huzurlu, adaletli bir barışı hayata geçirmekle olur.”