STÖ, sendika ve siyasi partilerden tepki yağdı: Kayyum barış umudunu solduruyor 2019-08-19 14:39:18 İSTANBUL – Barış Vakfı, Demokrasi İçin Hukukçular, DİSK, EMEP, Yeşil ve Sol Parti, belediyelerine atanan kayyuma tepki göstererek, “Bu tutum, yeniden yeşermeye yüz tutan barış umudunu solduruyor” dedi.    Barış Vakfı, Emek Partisi (EMEP), Yeşil Sol Parti, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Demokrasi İçin Hukukçular, Mardin, Diyarbakır ve Van büyükşehir belediyelerine atanan kayyuma ilişkin yazılı açıklama yaptı.   “Kayyımla yönetilen memlekete barış gelmez” başlığıyla yazılı açıklama yapan Barış Vakfı Yönetim Kurulu, atanan kayyumun ardından çok sayıda kişinin gözaltına alındığını belirterek, bunun kabul edilemeyeceğini kaydetti. Açıklamanın devamında “2016 yılının ekim ayında başlatılan ve üç yıl sürdürülen seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atayarak demokratik siyaseti budama operasyonunun çok şey kaybettirdiğini Türkiye kısa süre önce yaşananlardan tecrübe edindi.  Şimdi geçerli, makul ve kabul edilebilir hiçbir gerekçe veya delil ortaya koymadan aynı politikada ısrar etmek, seçmen iradesine, seçimlere, seçimlerin kural ve yasalara uygun yapılmasını sağlamakla görevli başta Yüksek Seçim Kurulu olmak üzere devlet kurumlarının yerine siyasal iradeyi geçirmektir. Bu demokratik ve hukuk devleti olmak iddiasıyla bağdaşır bir tutum değildir. Bu tutum toplumun geniş kesimlerinde son birkaç aydır yaşanan gelişmeler nedeniyle yeniden yeşermeye yüz tutan barış umudunu solduruyor” ifadelerine yer verildi. Ülke barışının bölgesel gelişmelerin de etkisiyle ertelenemeyeceği belirtilen açıklamada, “Böyle bir dönemde seçilmişler yerine kayyım atama siyaseti, barışı daha fazla imkansızlaştırıyor. Bu politikalara bir an önce son verilmeli, barışın önüne yeni engeller çıkarılmamalıdır” denildi.   EMEP: KAYYIMLA EL KOYMANIN TEORİSİDİR   Emek Partisi (EMEP) yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçimlerden önce söylediği “yeniden kayyum atarız” sözlerini hatırlatarak, şu ifadelere yer verildi:  “Belediye başkanlarına yöneltilen suçlamalar iktidarın seçimle alamadığını kayyımla el koymanın teorisidir. İktidarın seçmen taşıyarak, baskıyla, hileyle aldıkları Şırnak örneği gibi yerler hariç, halk önemli bir oranda yeniden HDP, demiş ve iradesini ezici oranlarla bu yönde göstermiştir. İktidarın hazmedemediği durum budur. Seçimle alamadığını merkezi iktidarda olmanın gücüyle almanın politikasıdır. İçişleri Bakanlığı’nca yayınlanan bildiri bu politikanın belgesidir. Hukuki bir yargılama süreci sonuçlanmamışken, bu yargı düzeninde yargılama sonuçlansaydı bile kararın ne kadar hukuki ve adil olacağı ayrıca tartışma konusu iken, yapılan operasyonlar ve atanan kayyımın hiç bir dayanağı yoktur. Konu ettikleri eş başkanlık sistemi yeni değildir, ayrıca siyasi partilerde de ilk uygulayan HDP geleneği olmuştur ve yine bu iktidar tarafından siyasi partiler için yasal düzenlemesi yapılmıştır. Ayrıca, daha önce atanan kayyımların, atandıkları makamlarda belediye bütçelerini nasıl çarçur ettikleri, makam odası, makam banyosu, kuruyemiş, baklava harcamaları gibi israf listesi basına yansımıştı. Bunlara bakıldığında bile ihale, rant düzenine ilişkin verilerin boyutunu kestirmek zor değil. Yerel yönetimler AKP ve ortakları için adeta ballı lokmadır ve iktisadi ve siyasi karşılığı olan bu kaynaklardan vazgeçmek istememektedir.”   YEŞİL SOL: ÇÖZÜM OMAYACAĞINI ANLAMALIDIR   Yeşil Sol Partisi de yaptığı açıklamada, “Halkın oylarıyla seçilmiş insanların haksız ve hukuksuz bir şekilde görevden alınması açıkça bir irade gaspıdır ve demokrasiden daha da uzaklaştıran yeni bir darbedir. AKP iktidarı daha öncede denemiş olduğu kayyım atama yönteminin kendisi için çözüm olmadığını/olamayacağını artık anlamalıdır. İktidar, seçimle alamadığı yerel yönetimleri antidemokratik uygulamalarla ele geçirme derdindedir. Şimdi iktidarın antidemokratik uygulamalarına karşı durma, demokrasiden yana olan tüm güçlerle meşru zeminde, demokratik yöntemlerle ortak ve kararlı bir şekilde mücadele etme zamanıdır. İktidarın ülkeyi sürüklemiş olduğu bu karanlık dikta rejimine karşı mücadele etmenin tek yolu demokratik siyasetin büyütülmesidir. Bütün demokratik güçlerin yan yana durması ve bu mücadeleyi birlikte örmesi gerekmektedir. Akıl ve vicdan yoksunu bu uygulamalar bizi yıldıramaz, sindiremez. Umudun düşmanlarının kol gezdiği topraklarda barış, adalet ve demokrasiden yana olan bizler, hep omuz omuzaydık; yine kol kolayız” ifadelerine yer verdi.    DİSK: EL UZATILMASI KABUL EDİLEMEZ   Bir açıklama ise Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’ndan(DİSK) geldi.  “Halkın seçme ve seçilme hakkı bir kez daha yok sayıldı, bir kez daha ‘seçimle gelen seçimle gitmedi” denilen açıklamada “Dört ay önce halkın sandığa giderek seçtiği Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyum atanması, demokrasiye, adalete, seçme ve seçilme hakkına yönelik yeni bir darbe olarak tarihe geçti” diye belirtildi.  Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Yoksul, emekçi halkın kaynaklarını belediye binalarında kendilerine küçük saraylar inşa etmek için harcayanlar 31 Mart 2019'da halkın oylarıyla sandığa gömülmüş, ancak 19 Ağustos 2019'da İçişleri Bakanlığı atamasıyla yeniden yönetime getirilmiştir. Dört ay önce aday olmalarında hukuki bir engel bulunmayan ve halkın ezici bir çoğunlukla seçtiği belediye başkanlarının, herhangi bir yargı kararına dahi dayanmadan bir gecede görevden alınabildiği bir ülkede, hiçbir hakkımızın güvence altında olmadığı ortadadır. OHAL döneminde de yüze yakın belediyeye kayyum atanmış, bu belediyelerde çalışan DİSK/Genel-İş üyesi 3 bine yakın işçi arkadaşımız haksız-hukuksuz bir biçimde işlerinden edilmişlerdi. Halkın iradesine karşı atanan kayyumlar, işçilerin iradesi üzerine de baskı kurmayı, üyelerimizi yandaş sendikalara geçirmeyi görev bilmişlerdi. Haksız hukuksuz biçimde işten atılan arkadaşlarımızın mağduriyetleri giderilmezken yeni mağduriyetler yaratılması, halkın seçme ve seçilme hakkına, işçilerin işine ekmeğine el uzatılması kabul edilemez”   “31 Mart 2019 yerel seçimlerinden itibaren, seçme ve seçilme hakkına yönelik ardı ardına gelen müdahalelerin hiç kimseye bir faydası olmayacaktır” denilen açıklamada “Seçimle gelenler, seçimle gitmelidir. Halkın seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıracak girişimlere karşı, ülkemizi, geleceğimizi, demokrasiyi, adaleti ve toplumsal barışı savunmak hepimizin görevidir” denildi.   HUKUKÇULARDAN DEMOKRASİYE DAVET    Demokrasi İçin Hukukçular da yaptığı açıklamada, “Bu ülkede seçimin, demokrasinin, halk iradesinin tanınmadığının bir kez daha ilanıdır. 31 Mart seçimleri öncesinde başlatılmış olan seçilmişleri görevden alıp, belediyeleri kayyumla yönetme uygulamasına halkın oyları ile son verilmişken, seçimden henüz beş ay sonra siyasal iktidarın yine aynı yönteme başvurmuş olması tek adam iktidarında ısrardan başka bir şey değildir” dedi.  Açıklamanın devamında, “Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, seçimleri tanımam, seçilmişleri istediğimde görevden alırım’ denilmekte olup, bu durum ülkenin tamamı için demokrasi ve hukuk devletinin yok edilmesi anlamına gelmektedir.  Sadece Diyarbakır, Van ve Mardin’le sınırlı olmayan, bütün ülke için geçerli bir mesele ile karşı karşıya bulunmaktayız. Nitekim hukuk tanımayan, halkın iradesini yok sayan bu pervasızlık yarın ülkenin herhangi bir yerinde daha karşımıza çıkabilecektir. Bu nedenle, seçilmişleri canının istediğinde görevden alabileceğini düşünen siyasal iktidarın tek adamcı hukuk dışı duruşuna karşı birlikte ve güçlü bir ses çıkarmak öncelikli olarak bütün hukuk örgütlerinin, Baroların ve Barolar Birliğinin görevidir. Demokrasi İçin Hukukçular olarak bütün hukuk örgütlerini, Baroları ve Barolar Birliğini hukuka, demokrasiye sahip çıkmaya davet ediyor, bu uygulamaya ilişkin her türlü mücadeleyi birlikte yürütmek üzere çağrı yapıyoruz.”