31 yıllık tutsağı arkadaşı anlattı:Yaşamını halkının mücadelesine adadı 2025-12-06 09:03:18 SÊRT - Tahliye edildikten bir süre sonra yaşamını yitiren 31 yıllık tutak Mehmet Emin Edemen’i anlatan arkadaşı M. Nuri Özkan, yaşamı boyunca özürlük hareketinin paradigmasına bağlı kaldığını belirterek, “Emin'in ölümü beni çok etkiledi, hatta etkilendiğim tek ölüm bu olabilir” dedi.   Sêrt'in Misircê (Kurtalan) ilçesinde 1992 yılında gözaltına alınan ve çıkarıldığı Devlet Güvenlik Mahkemesince (DGM) müebbet hapis cezası verilen Mehmet Emin Edemen, 20 Ağustos 2023'te, 31 yıllık tutsaklığın ardından Giresun Espiye F Tipi Cezaevi'nden tahliye edildi.    Edemen, 10 Kasım’da geçirdiği beyin kanaması sonucu Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Buradaki tedavisinin ardından özel bir hastanede tedavisi sürdürülen Edemen, beyin damarlarının tıkanması sonucu 26 Kasım’da yaşamını yitirdi. Edemen, cezaevinden tahliye edildikten bir yıl sonra yaşamını yitirdi.   Edemen’in hem çocukluk hem de mücadele arkadaşı olan Mehmet Nuri Özkan, Edemen’i anlattı. Edemen’in çocukluğundan ölümüne kadar bütün hayatını Kürt halkının haklı davasına adadığını kaydeden Özkan, “Küçükken hep birlikteydik. Batman'da yaşıyorduk. Çok korkusuz, cesur ve girişken bir arkadaştı. Toplum içinde de kendine bir yer edinmişti. Yurtsever bir kişiliği vardı, çocukluğunda bile öyleydi” dedi.    ‘ABDULLAH ÖCALAN’A BAĞLIYDI’   Edemen’in Kürt halkının uğradığı baskı ve zulüm karşısında sessiz kalmayarak direnişe geçtiğini belirten Özkan, “Apoculuk yıllarında Kürt ve Kürdistan davasını çok seviyordu. Davada hep yer almak istiyordu. Bu toprakların ve Kürdistan halkının özgürlüğü için mücadele etmek istiyordu. Onunla bu konular hakkında çok konuşurduk. Cesur bir kişilikti. Kürt halkının içinden milyonlarca cesur insan çıktı. Mehmet Emin de onlardan biriydi. Abdullah Öcalan ve Kürt davasına aşırı bağlı bir kişiliği vardı” diye konuştu.   AYNI AMAÇLA FARKLI YOLLAR SEÇTİLER   Edemen’in Êlih'te Halkın Emek Partisi'nin (HEP) yöneticisiyken 1991 yılında tutuklanıp Diyarbakır Cezaevi’ne gönderildiğini hatırlatan Özkan, ondan sonraki süreçte Edemen’in de gerilla saflarına katıldığını söyledi. Özkan, “Mehmet Emin, 1992 yılında Êlih'te yakalandı ve cezaevine gönderildi. 1995 yılında ben cezaevinden çıktım. Cezaevine onu görmeye çok sık gidiyordum. Zindanda olduğu için iletişimimiz kısıtlandı tabi ki. İlişkilerini bu seferde zindan yoldaşları ile geliştirdi. Zindan arkadaşlarının çoğunu görüyorduk. Mehmet Emin'den çok memnundular, onu çok seviyordular. O kısıtlı şartlarda dahi arkadaşları için gereken her şeyi yapardı.  Hem davasına hem de arkadaşlarına bağlılığı vardı. Giydiği ceketini dahi arkadaşlarına severek verirdi” diye kaydetti.   ‘PRATİĞİNE DÖKMÜŞTÜ’    Edemen’in Kürt Özgürlük Hareketi’nin paradigmasına bağlı olduğunu kaydeden Özkan, “Mehmet Emin, partinin bütün anlayışlarını kapmış ve pratiğine dökmüştü. Partinin ve Önderliğin bütün pratiklerini kendinde oluşturmuştu.  Ailesi yurtsever bir aileydi. Êlihli, Amedli, Dêrsim'li ya da Sêrtli diye kimseye bir ayrım yapmazdı. Kürdistan'ın bütün halkı onun için aynı kategorideydi. Kürt davasına emek vermiş bütün yurtsever halkı, ailesi olarak görüyordu” diye belirtti.   ‘BİLGİ BİRİKİMİNİ TOPLUMA AKTARMA HAYALİ VARDI’   Özkan, 31 yıllık direnişinin ardından tahliye olan ve mücadelesini dışarda devam ettiren Edemen’in, 50 yıllık Kürt Özgürlük Hareketi’nin mücadelesine desteğini, bilgi birikimini aktarma hedefinin de olduğunu söyledi. Özkan, “Mehmet Emin arkadaş çalışmalara katılmak, görev almak istiyordu. Hem kurumlarda hem de toplumda aktif olarak çalışmak, cezaevinden edindiği bilgi birikimini aktarmak istiyordu. Ama dediğim gibi henüz şartlar oluşmuş değildi. Tahminime göre de bu hayalini gerçekleştirmedi diye ardında bir eksiklik kaldı. Halkın arasındaydı, taziyelere, düğünlere ve aile ziyaretlerine hep katılırdı, bildiklerini anlatırdı” ifadelerini kullandı.   ‘HEM ARKADAŞ HEM YOLDAŞTIK’   Yoldaş olarak belirttiği Edemen’i ne kadar anlatsa da yine eksik kalacağını vurgulayan Özkan, koşullar nedeniyle uzun zaman ayrı kaldıklarını söyledi. Özkan, “Ben cezaevine düştüm, o partiye katıldı. Sonra yakalandı 31 yıl cezaevinde kaldı. Sadece bu iki yıl birlikte çok zaman geçirdik. Öncesindeki dönemlerde en çok onla zaman geçiren bendim, birbirimizi çok severdik, hem arkadaş hem yoldaştık. Çocukluğumuz birlikte geçti, doğrusu çok bilgili veya politik değildik o zamanlar ama halkımızda olduğu gibi bizde de yurtsever bir ruh vardı ve bu ruh onu partiye katılıma gönderdi” dedi.   ‘ÖLÜMDEN HİÇ KORKMADI’   Edemen’in cezaevindeyken günlük yaşantısını etkileyecek derecede önemli hastalıkları olmadığını belirten Özkan, zindan arkadaşlarının “Heval Mehmet Emin sürekli bizi revire gönderirdi ama kendisi hiç gitmezdi” dediklerini aktardı. Edemen’e tahliye edildikten sonra Amed'te özel bir hastanede genel sağlık taraması yaptırdıklarını söyleyen Özkan, bu süreçte kimi sağlık sorunlarının tespit edildiğini, anjiyo olduğunu bir müddet sonra da kalp ve beyin damarlarında gelişen tkanmayla sağ tarafının felç olduğunu ifade etti.    Edemen’in çok cesur bir karaktere sahip olduğunu dile getiren Özkan, “Mehmet Emin arkadaş, ne gerilla iken ne cezaevinde ne de tahliye olduğu dönemde, ölümden hiç korkmadı. Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi davranıyordu. Onda eksik gördüğüm şey buydu” ifadelerini kullandı.    ‘TAZİYESİNİ HERKES SAHİPLENDİ’   Özkan, “Emin'in ölümü beni çok etkiledi, hatta etkilendiğim tek ölüm bu olabilir. Üzüldüğüm nokta ise yaklaşık 35 yıllık mücadeleden sonra cezaevinden çıktı ve yaşamı çok kısa oldu. Bu duruma çok üzüldüm. Ama yaşadığı bütün ömrünü de davasına ve halkına adadı. Öyle bir yaşam sürdü. Taziyeye 7'den 70'e herkes katıldı. Misircê halkından tutun, zindandaki arkadaşlarına kadar herkes taziyesine geldi. Ona karşı son görevlerini yerine getirdiler. Halkımızın, arkadaşlarımızın ve Önder’imizin başı sağ olsun” dedi.    MA / Ozan Bayındır