Gazeteci Berekat: Özerk Yönetimsiz ne inşa olur ne de toprak bütünlüğü 2025-09-04 10:40:31   MÊRDÎN - Gazeteci Ekrem Berekat, Özerk Yönetim olmadan Suriye’nin yeniden inşa edilemeyeceğini ve toprak bütünlüğünün sağlanayamacağını vurguladı.    Suriye’de HTŞ’nin yönetimi 8 Aralık 2024 tarihinde ele geçirmesinin ardından çatışmalar ve kriz hali sürüyor. HTŞ yönetimi ele geçirdikten sonra Aleviler ve Dürzilere dönük katliamlara başladı. HTŞ'nin saldırılarının yanı sıra Türkiye’nin de Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıları devam ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim'i ile Suriye Geçici Hükümeti arasında 10 Mart 2025 tarihinde imzalanan mutabakatta ise henüz bir ilerleme kaydedilmedi.    Kuzey ve Doğu Suriye'de uzun yıllardır sahada gazetecilik yapan Ekrem Berekat, yaşanan gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.   ‘HTŞ SURİYE’Yİ FİİLİ OLARAK PARÇALADI’   Berekat, HTŞ’nin Suriye’de iktidarı ele geçirdiğini ancak siyasi ve toplumsal herhangi bir projesi olmadığını kaydederek, Suriye’nin yıllardır içinde olduğu kriz şeklinin bu defa feodal bir krize dönüştüğünü söyledi. Aleviler ve Dürzilere yönelik katliamlara dikkati çeken Berekat, “Dürziler teslim alınmak istendi, büyük bir katliam da yaşadılar. Dürzilerden sonra da Mürşidiler hedef oldu. Bunlarla da yetinmediler, Hristiyanlara da saldırdılar. Dürzilere saldırınca İsrail, Hristiyanlara saldırınca Avrupa karşı çıktı. Ama Alevilere saldırdıklarında herkes adeta yol verdi. Kesinlikle Kuzey ve Doğu Suriye’ye de saldırma planları var ancak güçlerine güvenmedikleri için beklemeye aldılar. Aslında bu duruma baktığımızda HTŞ’nin Suriye’yi fiili olarak parçaladığını söyleyebiliriz. Özerk yönetimin Suriye’yi parçaladığını söyleyenler aslında bunu görmek istemiyor. HTŞ bu haliyle Suriye’yi bölünmeye götürür. Çünkü bir fikir çerçevesinde bir araya gelmiş değiller, gruplar belli anlaşmalar kapsamında bir araya gelmiş durumda. Radikal gruplar var. Bu anlayışla bir yere varamazlar. Bunların arkasında Türkiye de var” dedi.   ‘TÜRKİYE PROVOKASYON YAPIYOR’   Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarının aralıksız bir şekilde devam ettiğini belirten Berekat, “Bazen şiddetini artırıyor, bazen düşürüyor. Geçmiş zamanlardaki saldırılara kıyasla bu saldırılar biraz hafiflemiş durumda. Son günlerde artan saldırıların ise farklı nedenleri var. Bilindiği gibi Kuzey ve Doğu Suriye Özerk yönetimi, Şam yönetimi ile kendi belirlediği şartlar çerçevesinde görüşmek istiyor. 10 Mart’ta imzalanan anlaşma çerçevesinde bazı taleplerinin kabul edilmesini istiyor. Ancak bugüne kadar anlaşma çerçevesinde belirlenen şartların hiçbiri Şam yönetimi tarafından yerine getirilmedi. Bu da doğrudan Türkiye ile bağlantılı bir durum. Saldırılar biraz da bundan dolayı yapılıyor. Mutabakat tamamen sona erdi diyemiyoruz ama çok ağırdan alınıyor. Buna bağlı olarak sadece Türkiye’nin saldırdığını söylemek de yetersiz olur. Bir taraftan da DAİŞ saldırıları oluyor. Türkiye, saldırıları dışında siyasi ve bürokratik provokasyonlar yaratmaya çalışıyor. Çünkü Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye yönetiminin, Şam yönetimi içinde erimesini hedefliyor. Bu yönde büyük bir çaba var. Ancak bugüne kadar bu çabalar sonuç vermedi” diye belirtti.    ‘ÖZERK YÖNETİM OLMADAN SURİYE YENİDEN İNŞA EDİLEMEZ’   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nın ardından Özerk Yönetim ile Şam hükümetinin bir mutabakat çerçevesinde hareket etmesinin hedeflendiği, Türkiye’de de sürecin başarıya ulaşmasının amaçlandığını kaydeden Berekat, ancak saldırılarla sürecin sabote edilmeye çalışıldığını dile getirdi. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Suriye Valisi” gibi konuştuğunu söyleyen Berekat, Şam yönetiminin Paris’te yapılması planlanan görüşmeye de Türkiye’nin müdahaleleri sonucunda katılmadığını söyledi. Suriye’nin Özerk Yönetim olmadan Suriye’yi yeniden inşa etmesinin de toprak bütünlüğünü sağlamasının da mümkün olmadığının HTŞ tarafından bilinmesi gerektiğini kaydeden Berekat, “Hatta Özerk Yönetim olmadan HTŞ’nin iktidarda kalmasının da mümkün olmadığını söyleyebiliriz” diye konuştu.      ‘DÜRZİLER ÖZERK YÖNETİMİ ÖRNEK ALIYORLAR’   Özellikle HTŞ’nin Süveyda’ya dönük saldırılarının ardından ortaya çıkan görüntülerle beraber Dürzilerin HTŞ’ye güvenmediğini ve bu nedenle kendi kendilerini yönetmek istediklerini ifade eden Berekat, “Özerk Yönetimi kendilerine örnek olarak alıyorlar. Kendi ordularının yapılanmasını da QSD’yi örnek alarak oluşturuyorlar. HTŞ’yi getirenler de yaşananları görüyorlar. Onlar HTŞ’nin 6 ay içinde kendisini değiştireceğini ve Suriye’yi kapsayacağını düşünüyorlardı. Hatta QSD’nin hemen dahil olmasını istiyorlardı. Ama gelinen noktada HTŞ’nin nasıl bir güç olduğunu onlar da gördü. Amerika da Fransa da HTŞ’nin bu şekilde kendisini değiştiremeyeceğini gördü. Alevilerin katledilmesini gördüler. Arap medyası Dürzilerin katledilmesini yazmadı. Ama Özgür Basın burada önemli bir rol oynadı ve yaşananları ortaya koydu. Herkes de bunları gördü. Bu nedenle HTŞ’yi destekleyenlerin yaklaşımları değişti” ifadelerini kullandı.   ‘TÜRKİYE SURİYE TOPRAKLARINDAN ÇIKMALI’   Özerk Yönetim ve Suriye’nin farklı halklarının attığı tüm adımlara HTŞ’nin karşı çıkan bir tavır sergilediğini ve kabul etmediğini ifade eden Berekat, koalisyon güçlerinin yakın zamanda tüm tarafların askeri ve siyasi yapıları ile ayrı ayrı toplantılar aldığını ve 10 Mart anlaşmasının devreye konulması için çaba gösterdiğini söyledi. İlham Ehmed’in de yakın zamanda Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani ile görüşme yaptığı yönünde ellerinde bilgi olduğunu dile getiren Berekat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Görüşmeler kesilmiş değil. Ancak ağır yürüyor. Sistematik bir şekilde bu görüşmelerin yapılabilmesi için adım atılması gerekiyor. Suriye’de savaşın durdurulması gerekiyor. HTŞ tarafından öne çıkarılan ve farklı kesimleri yok sayan düzenlemeler değiştirilmeli. Parlamento seçimlerine dair alınan kararlar yeniden gözden geçirilmeli. Hepsinden önemlisi de Türkiye’nin Suriye topraklarından güçlerini çekmesi gerekiyor. Açıkçası şu an utanç olan bir durum varsa o da Şam yönetiminin Türkiye güçlerini burada işgalci olarak görmüyor olması. Efrîn’de eğitim Türkçe, para Türk parası. Her şey Türkleştirilmiş. Türkiye’nin olduğu her yerde bu durum böyle. Türkiye buralardan çıkmalı ve yerli halkın geri dönmesi sağlanmalı. Bu adımların atılması gerekiyor. Tüm saldırılar da bunların beraberinde durdurulmalı. Aksi halde Suriye’de bir çözüm bulmanın imkanı yok.”   MA / Ahmet Kanbal