'Kürtçeye statü' paneli düzenlendi 2025-07-06 18:43:35   BEDLîS - Tetwan Kültür ve Sanat Festivali kapsamında "Statû jibo zimanê Kurdî, statû jibo hebûna Kurdî" paneli düzenlendi.    Tetwan (Tatvan) Belediyesince düzenlenen "Tetwan Kültür ve Sanat Festivali 10'uncu gününde devam ediyor. Festival kapsamında Medya, Dil ve Edebiyat Derneği (MEDYA-DER) öncülüğünde "Statû jibo zimanê Kurdî, statû jibo hebûna Kurdî" paneli düzenlendi. Tetwan Belediyesi Konservatuar bahçesinde kurulan çadırda düzenlenen panele, yazar Muhsin Özdemir, gazeteci ve yazar Roza Metina, siyasetçi ve yazar Sultan Yaray panelist olarak katıldı.    Moderatörlüğünü gazeteci ve yazar Hogir Berbir'ın yaptığı panelde, ilk sunumu yapan Muhsin Özdemir, dil ve tarih arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Özdemir, dil olmadan tarihin olamayacağını vurgulayarak, "Tarih, bir dil ve yazı ile belli bir yöntem ve metotlar kayda geçirilmiş olandır. Biz tarihimizi halkın diliyle öğrenmek zorundayız. Herodot dolaşmış ve yazmıştır. Bizim şanssızlığımız, tarihimizi onların dili ve bakış açısından öğrenmiş olmamızdır. Herodot, Kürtlerin düşmanlarıyla birlikteydi ve birçok konuda biz Kürtlerden söz etmiştir. Eğer biz, dil ile tarih arasındaki ilişkiyi kurmazsak, anlayamayız. Tarih içinde var olamayız ve bir boşluk gibi kalırız. Türkçe, Arapça ve Farsça kendilerini Kürtçenin üzerinde kurabiliyor, ama Kürtçe kendini bu dillerin üzerinde kuramıyor. Çünkü dilimiz çok zengin ve köklüdür" ifadelerini kullandı.    'BU DİL GERİ PLANA ATILACAK BİR DİL DEĞİLDİR'   Sultan Yaray, siyaset ve dil ilişkisine dikkati çekerek, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nden bugüne kadar büyük bir şiddet ve asimilasyonun olduğunu, Kürtçeye karşı baskıcı politikaların sürdüğünü dile getirdi. Kürdistan'da binlerce Türkçe okulun olduğunu, ama bir tane Kürtçe okulun olmadığını hatırlatan Sultan Yaray,  Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'na" dikkat çekerek, "Umarız bu Kürtçe üzerindeki politikalar son bulur ve bu süreç Kürtçenin özgürlüğüne vesile olur. Bunun için de yük Kürt siyasetçilerin omzundadır. Bunca baskıcı politikaya rağmen, dilimiz çok zengin olduğu için bugüne kadar ayakta kalmıştır. Siyasetçilerin ardından kurumlarımız da Kürtçe için kendi planlarını ortaya koymalıdır. Bu dil öyle geri plana atılacak bir dil değildir" diye konuştu.    'MEDYA SİSTEMATİK VE IRKÇI BİR YAYIN YAPIYOR'   Gazeteci ve yazar Roza Metîna ise gazetecilik ve dil konusuna değinerek, anaakım ve onun çevresinde şekillenen medyanın ırkçı bir dile şekilde yayın yaptığını belirtti. Buna karşı Özgür Basın'ın mücadele ettiğini vurgulayan Roza Metîna, Özgür Basın'ın ise sürekli hedef haline geldiğini dile getirerek, "Onlar da medyanın topluma bir yön verebileceğini bildikleri için sürekli hedef oluyorlar. Anadilinde medya, büyük ve kutsal bir değerdir. Devlet yanlısı medya ise sistematik ve ırkçı bir biçimde yayın yapıyor, bu da kadınlara ve topluma yönelik baskıyı artırıyor. Bu dil toplumu bir arada tutar, ama inkâr edilince ayrılık yaratır. 'Barış ve Demokratik Toplum' süreci başlamış olsa da gazetecilere yönelik saldırılar sürüyor. Özgür Basın'ın rolü savaş politikalarını teşhir etmektir, bu yüzden hedef alınıyorlar" şeklinde konuştu.