Gazeteci Berekat: Efrîn, Girê Spî ve Serêkanîyê’de insanlık suçları işleniyor 2020-09-30 09:08:31 İSTANBUL - Gazeteci Ekrem Berekat, Türkiye’nin paramiliter güçlerle ele geçirdiği Efrîn, Girê Spî ve Serêkanîyê’de savaşın bir an olsun durmadığını belirterek, bölgede insanlık suçlarının işlendiğini söyledi.  Suriye’de iç savaş 9’uncu yılında devam ederken, halkların kendi sistemlerini kurduğu Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin hem iç hem de tüm ülkenin sorunlarını çözme çabaları sürüyor. Bölgede yaşayan ve gelişmeleri yakından takip eden Gazeteci Ekrem Berekat, PYNK-ENKS görüşmeleri, Türkiye ve paramiliter güçlerin elinde bulunan Efrîn, Girê Spî ve Serêkanîyê’de yaşananları, Arap aşiret önderlerine yönelik suikastları, AKP’nin paramiliter güçleri farklı ülkelerde savaşa göndermesinin bölgedeki yankıları ve Özerk yönetimin çalışmalarını değerlendirdi.    SURİYE REJİMİ DİYALOG İÇİN ADIM ATMADI   Suriye Demokratik Meclisi’nin (MSD) kurulduğu günden bu yana demokratik güçlerle Suriye’deki sorunların çözümü için çaba harcadığını söyleyen Berekat, bu kapsamda toplumun farklı kesimlerini kapsayan ittifaklar geliştirildiğini ifade etti. Sorunların çözümü için Rusya’da Suriye Halkın İradesi Partisi ile imzalanan protokolün halkta olumlu karşılandığını kaydeden Berekat, okuyan herkesin protokolde yer alan maddelerin Suriye’nin sorunlarının çözümü için en uygun koşullar olduğunu ifade ettiklerini aktardı.   Berekat, protokolün Suriye’nin toprak birliğini korumak ve içinde bulunduğu krizi çözmek için önemli bir adım olduğuna işaret ederek, “Metinde hiçbir ırkçı ve iktidarcı yaklaşım yok. Aynı zamanda tüm kesimlere Suriye’nin sorunlarının çözülmesi için yardımcı olunması çağrısı yapılıyor. Öte yandan Rusya’da imzalanması önemliydi. Bu da demek oluyor ki diplomasi alanında da önemli adımlar atıldı. Öyle ki Rusya da bu adımları olumlu yorumladı. Ne yazık ki bu protokole rağmen Suriye rejimi adım atmadı. Diyalog hatlarının yeniden açılması için çabalar da vardı. Ancak şimdiye kadar yapılan açıklamalara bakıldığında, Suriye yönetimi meseleye halen faşist ve iktidarcı bir şekilde yaklaşıyor” diye konuştu.   MSD’DEN BÜYÜK ÇAPLI TOPLANTI HAMLESİ   MSD’nin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi alanında yeni bir çalışma yürüttüğünü kaydeden Berekat, bölge halklarıyla büyük çaplı toplantılar düzenlendiğini, bu toplantılarda yönetim dışında kalan faklı kesimlerin özerk yönetime nasıl dahil olacağı, özerk yönetimin ne tür eksiklikler yaşadığı ve bu eksikliklerin nasıl giderileceği ile tüm bölgeyi temsil edecek bir yapıya nasıl kavuşacağı gibi konuların tartışıldığını ifade etti. Berekat, bu kapsamda Hesekê’de iki, Minbic’te de bir toplantı gerçekleştirildiğini ve önümüzdeki günlerde de Kobanê ve Cizîrê bölgelerinde bu toplantıların devam edeceği bilgisini paylaştı.   KÜRTLERİN STATÜSÜ İÇİN ÇALIŞILMALI   Ulusal birlik çerçevesinde PYNK ve ENSK arasında yaklaşık 8 aydır görüşme yapıldığını ve bu kapsamda 10 toplantı gerçekleştirildiğini belirten Berekat, “Son olarak siyasi uzlaşı sağlandı. Bu kapsamda Kürt Yüksek Konseyi’nin kurulacağı kararı alındı. 40 kişilik üyenin 16’sı PYNK ve 16’sı ENKS’den olacak. Geri kalan 8 üyenin dördünü PYNK ve dördünü de ENKS tarafsız kişilerden seçecek” dedi.   Çalışmaların hızlı yürümediğini belirten Berekat, önümüzdeki süreçte özerk yönetimin nasıl şekilleneceği ve ENKS’nin yönetime nasıl katılacağının tartışıldığını söyledi. Berekat, halkın da birlik konusunda büyük beklenti içinde olduğuna değinerek, “Aynı zamanda özerk yönetime yönelik ağır saldırılar yaşanıyor. Kürdistan’ın genelinde bu saldırılar devam ediyor. Daha büyük adımların atılması gerekiyor. Yapılan çalışmalar var ancak bölgenin içinden geçtiği sürece göre değil. Hızlı ve pratik adımlara ihtiyaç var. Bölgenin siyasi durumu ve ittifaklar günden güne değişiyor. Atılacak adımlar da buna göre olmalıdır. Halk da artık herkesin şahsi parti çıkarlarını bir tarafa bırakıp Kürt halkının statüsü için çalışma yürütmesini istiyor” diye belirtti.    İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR   Birleşmiş Milletlerin (BM) Türkiye’nin ele geçirdiği bölgelerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin yayınladığı raporu değerlendiren Berekat, “Raporda yer alanlar, yaşananların yüzde 10’una ancak tekabül eder. Türk devleti ve çeteleri, Efrîn, Girê Spî ve Serêkanîyê’de çok kirli bir savaş yürütüyor. Bu siyaset bölgenin demografisinin tümden değiştirilmesine yöneliktir. Yerli halkı bölgeden çıkarıyor. Bu bölgede konuşmalar Türkçe, Türk parası kullanılıyor, okullarda eğitim dili Türkçe, her mahallenin adı Türkçe olarak değiştirilmiş. Efrîn’de bu politikalar özellikle uygulanıyor. Günlük olarak tecavüz, katliam, fidye karşılığında kaçırma, cinayet, evlerin talan edilmesi gibi olaylar yaşanıyor. İşin ilginç yanı bu yaptıklarını sosyal medya üzerinden yayınlıyorlar. Böylelikle bölge halkı içerisinde korkuyu hakim kılarak kaçmalarına ya da dönmek isteyenlerin dönmelerini engellemeye çalışıyorlar. Bu bölgelerde sivillerin katledilmediği bir gün bile yok. Efrin’de kadınlara özel bir cezaevi hazırlamışlar. Bunların tamamı insanlık suçları kapsamındadır. Bu yaşananları dikkate aldığımızda BM’nin raporu yüzde 10’a ancak denk gelir” şeklinde anlattı.   ÇETELER ARASINDA TALAN SAVAŞLARI   Öte yandan Türkiye ve paramiliter güçlerinin ele geçirdikleri bölgelerde halkın talan edilmesi üzerine ciddi çatışmaların yaşandığını dile getiren Berekat, “Girê Spî ve Serêkanîyê’de çetelerin kendi aralarındaki çatışmalarında halk büyük zarar görüyor. Halkın malını mülkünü talan etmek, çalmak için savaşıyorlar. Bir haftadır Serêkaniyê ve Til Temir arasında çete grupları arasında çok şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Çatışmalar şu an da devam ediyor. Bu çatışmalarda olan yine halka oluyor. Geçen gün bir patlama oldu, 7 sivil yaşamını yitirdi, çok sayıda sivil yaşamını yaralandı. Bunlar çetelerin yaptıkları şeyler. Tüm bu yaşananların en büyük mağduru halk oldu. Son olarak Serêkaniyê’de çeteler iki kişinin evine el koymak istedi. Bu iki kişi evlerinden çıkmadıkları için çeteler tarafından öldürüldü” şeklinde aktardı.   SAVAŞ DURMADI   ABD ve Türkiye arasında Girê Spî ve Serêkanîyê’ye yönelik operasyon sonrası yapılan anlaşmayı hatırlatan Berekat, sözlerini şöyle sürdürdü: “QSD anlaşma gereği geri çekildi. Bununla beraber savaşın durması gerekiyordu. Ancak o günden bu güne savaş bir gün bile durmadı. Neredeyse bir yıl dolacak ve bir an gün olsun bir an olsun savaş durmadı. QSD anlaşmanın gereklerini yerine getirdi ancak Türk devleti ve çeteleri günlük olarak saldırı düzenliyor. Şehirler bombardımana tutuluyor. Keşif uçakları aralıksız uçuyor. Ateşkesin ilan edildiği günden bu yana bazı insan hakları kurumlarına göre yaklaşık 116 sivil şehit düştü. Çok sayıda kişi yaralandı. Evleri mülkleri ellerinden alındı. Büyük zarar ve ziyanlar yaşandı.”   ARAP KANI ÜZERİNDEN SİYASET    Türkiye’nin paramiliter güçleri Libya ve Azerbaycan gibi yerlerde kendi çıkarları doğrultusunda savaştırmasının Arap halkı tarafından büyük tepkiye yol açtığını söyleyen Berekat, “Bölge halkı diyor ki Türkiye siyasetini çocuklarımızın kanı üzerinden gerçekleştiriyor. Büyük tepki var. Arap önde gelenleri de bu duruma tepki gösteriyor ve önüne geçilmesi çağrısı yapılıyor. Suriye halklarının Libya ve Azerbaycan’da hiçbir çıkarı yok” dedi.   SAVAŞA GÖNDERİLENLER: KANDIRILDIK   Berekat, Azerbaycan’a gönderilen paramiliter güçlere ait çok sayıda ses kaydı ve videonun ellerine ulaştığını belirterek, “Kandırıldıklarını söylüyorlar. Bazı karakolları korumak için oraya götürüldüklerini ve kendilerini savaşın ortasında bulduklarını söylüyorlar. Geri dönmek istiyorlar ama dönemiyorlar. Öldüklerini söylüyorlar” ifadelerini kullandı.   AŞİRET LİDERLERİNE SUİKAST PLANLARI   Arap aşiret önderlerine yönelik son dönemlerde artan suikastları da değinen Berekat, şöyle konuştu: “Son olarak Derê bölgesinde bir suikast gerçekleştirildi. Suikasta uğrayan aşiret önderi ise bölge halkı içerisinde halkların kardeşliği için çalışma yürüten biriydi. QSD’ye çok yardımcı oldular. Egedad Aşireti lideri de bir süre önce suikasta uğradı. Sadece o aşiretten 4 bin 500 kişi QSD üyesidir. Suikastlar üzerine başlayan soruşturma kapsamında operasyonlar yapıldı. Çok sayıda ajan yakalandı. Bunlar da Suriye hükümetinin bazı kurumlarının kendilerini görevlendirdiğini ifade ettiler. Bazı ajanlar Türkiye’ye çalışıyordu ve onların yardımıyla hareket ediyorlardı. Öte yandan DAİŞ’e ait uyuyan hücreler vardı. 3 taraftan planlanan bir durumdu ve bu suikastlar MSD’ye yıkılmak isteniyordu. Yakalanan kişilerin beyanları ve bölge halkının farkındalığı planları boşa çıkardı.”   ÖZERK YÖNETİME YÖNELİK SALDIRILAR   Özerk bölge ve yönetim üzerinde birçok gücün planlarının olduğunu söyleyen Berekat, şunları söyledi: “Mevcut yönetimi yıkmak isteyen birçok güç var. Buradaki eğitim sistemine büyük saldırılar var. Bazı Kürt güçleri de bu saldırıların bir parçası. 9 yıldır kurulan yönetim belli düzeyde bölgeyi, halkları, değerlerini, kültürünü dilini korudu. Hem koruma hem de yaratma temelinde yaklaşıldı. Herkes, Kürt, Arap, Süryani, Çerkez, Türkmen bu sisteme sahip çıktı. Çünkü en uygun sistem olduğunu gördüler. Hepsi de kendi kimlikleriyle, renkleriyle, kültürleriyle katıldılar. Korumanın ve geleceğe taşımanın yolu da daha fazla örgütlenmekten geçiyor.”   MA / İdris Sayılğan