Sancar: Demokratik dönüşüm ve yönetimi kurmak için buluştuk

img

İZMİR- Partisinin “Demokratik Mücadele Programı”nın final buluşmasında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, toplumsal alanda “demokratik dönüşümü”, siyasal alanda “demokratik yönetimi” kurmak için buluştuklarını belirterek, “Hepimizin katıldığı bir yönetim ancak demokratik bir yönetim olabilir” dedi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) “Demokratik Mücadele Programı”nın ikinci aşamasının final buluşması İzmir İl Örgütü’nün Gündoğdu Meydanı’nda düzenlediği “Demokrasi Kürsüsü” ile son buldu. Etkinliğe HDP milletvekilleri ve Parti Meclis (PM) üyeleri, kentteki siyasi partiler, Emek ve Demokrasi Güçleri, kadın örgütleri, Alevi dernekleri, Barış Anneleri ve çevre örgütlerinin de olduğu 22 kurum katıldı.

 Polis arama noktasında gençlere GBT yaparken, partilerin getirdiği bayrak sayısını da “Bu bir miting” diyerek teke düşürdü. Forumda sık sık ,“HDP Halktır Halk Burada” sloganları atıldı.

 ‘DEMOKRASİYİ İNŞA EDECEK GÜCÜMÜZ VAR’

“Demokrasi Buluşması”nın serbest kürsüsü HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın konuşmasıyla başladı. Sancar, “Bu şanlı buluşmadan, bir araya gelmekten onur duyuyoruz” diyerek kitleyi selamladı. 1 Haziran’da açıklanan tutum belgesinden bahsederek konuşmasını sürdüren Sancar, “Bu yürüyüşte halklarla, her kesimden insanlarla seslerimizi buluşturduk. Bu ikinci aşaması, ‘Demokrasi Buluşması’ dedik. İlk aşamada itirazları yükselttik, sesleri buluşturduk. Bu itirazların olmayacağı düzeni kurmaya çalışıyoruz. Demokrasi buluşmalarının ana hedefi bu. Hep birlikte barışı, demokrasiyi özgürlüğü inşa edecek gücü yaratmak” dedi.

‘KÜRT SORUNU DEMOKRASİYLE ÇÖZÜLÜR’

Çoklu baro tefline karşı HDP’nin meclis çalışmalarının sürdürdüğünü söyleyen Sancar, Demokrasi Buluşmaları kapsamında şimdiye kadar farklı inançların temsilcileriyle, kadınlarla, gençlerle, mağdur olan tüm kesimlerle bir araya geldiklerini aktardı. Bu kapsamda son olarak Cumartesi Anneleri’yle buluştuklarını söyleyen Sancar, şöyle konuştu: “Hep birlikte geleceğimizi kuracağız. Toplumsal alanda demokratik dönüşümü kurmak için buluşuyor, siyasal demokratik yönetimi kurmak için buluşuyoruz. Hepimizin katıldığı bir yönetim ancak demokratik bir yönetim olabilir. Bunu sağlamanın yolu Kürt sorunun demokratik çözümünden geçer. Toplumsal barışın yolu halkların eşitliğinin sağlandığı bir barıştan geçer. Kürt sorununda demokratik çözümü birlikte sağlayabiliriz. Halklara baskıyı, emekçilere yoksulluğu, gençlere geleceksizliği, kadınlara şiddeti dayatıyorlar. Bu buluşmalar buna karşı mücadele umudumuzu da arttırıyor. Geleceğe bakarak, umudu ve cesareti büyütebiliriz. Geride bıraktığımız yılların tecrübesi bize bunları söylüyor. Bu ülkeye demokrasiyi, barışı, eşitliği, çoğulcu ve ekolojik bir toplumsal düzeni getireceğiz.”

‘CUMHURİYET’İ DEMOKRASİ OLMADAN KORUYAMAZSINIZ’

İzmir’de buluşmanın ilk çağrıştırdığı şeyin Cumhuriyet’i korumak olduğunu söyleyen Sancar, “Cumhuriyet ancak demokrasi ile korunabilir. Demokrasi için mücadele etmiyorsanız, Cumhuriyeti koruyamazsınız. Cumhuriyeti tek başına savunmak yetmez, demokrasi için mücadele etmeliyiz. Eşit, özgür ve Kürt sorununda demokratik bir çözümle Cumhuriyeti koruyabiliriz. İzmir’de farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir kent. Demokrasiyi inşa ederken, geçmişten gelen yaralarımızı saracağız” diye belirtti.

SADECE HDP İLE OLMAZ’

Demokrasi Buluşmaları’nın tüm muhalif kesimlerinin ortak etkinliği olduğunu belirten Sancar son olarak, “Bu etkinliği HDP düzenledi doğrudur ama HDP’yi hiçbir zaman tek güç olarak görmedik. Geleneğimizi herkes biliyor. Onurlu bir mücadele sürdürme gücümüzü biliyorsunuz. HDP’siz olmaz, ama sadece HDP’li de olmaz. Bu nedenle ‘Demokrasi Buluşması’, bu ülkede demokrasi ve barış isteyen herkesin etkinliğidir” ifadelerini kullandı.

Sancar’ın konuşması ardından Demokrasi Kürsüsü’na katılan kurum temsilcileri, serbest kürsüden ortak mücadele çağrısında bulanan konuşmalar yaptı.

‘SAVAŞA KARŞI BARIŞI SAVUNACAĞIZ’

İnsan Hakları Derneği (İHD) adına söz alan Öztürk Türkdoğan, sözlerine derneğin kuruluşundan bu yana barış hakkını savunduğunu belirtti. “Bu yüzden demokrasi mücadelesi veren her kesime önce savaşı hatırlatıyoruz. Savaşa karşı barışı hakkının savunmasına özel olarak değer veriyoruz” diyen Türkdoğan, demokrasi için ortak paydada buluşmanın önemine dikkat çekti. Demokrasi  mücadelesini büyütmek için ortak mücadele çağrısında bulunan Türkdoğan, son olarak “Savaşa karşı barışı savunuyoruz ve yaşasın barış diyoruz” dedi. 

Forumda söz alan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) adına konuşma yapan Aysun Gezen de, emek alanında yaşanan hak gasplarına değindi. 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra KESK üyesi binlerce emekçinin Kanun Hükmünde Kararnamelerle ihraç edildiğini söyleyen Gezen, “KESK’i o torbaya aldılar çünkü KESK, kamuda yağmaya, bütçenin halk yerine savaşa ayrılmasına karşı mücadele etti. Bizler ne olursun mücadele etmeye devam ettik. Krizin yükünü, halka yüklemek istiyorlar. Emeğimizle yarattığımız değerleri peş keş çekiyorlar. Güvenlik soruşturmalarıyla kamunun tamamını AKP’lileştirmek istiyorlar, buna karşı da mücadele devam ediyoruz. Kadınları eve hapsetmeye çalışanlara karşı kadınların özgürlüğü ve eşitliği için mücadele ediyoruz. İstanbul sözleşmesini kaldırmak isteyenlere buradan bir kez daha sesleniyoruz; asla aklınızdan bile geçirmeyin. Kazanılmış haklarımızı savunmaya devam edeceğiz. Gözaltılarla, tutuklamalarla bizi yıldıramazsınız. Faşizme karşı demokrasiyi, savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceğiz. Bu değerleri savunmaya, savunanlara buluşmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

‘DOĞANIN TALANINA KARŞI MÜCADELE EDELİM’

Türk Mimar ve Mühendisler Odası (TMMOB) İl Koordinasyon Komisyonu adına konuşma yapan Melih Yalçın da, demokrasi adına mücadele eden tüm kesimlerin iktidar tarafından baskı gördüğünü ancak bu baskının büyük payının, Kürtlere düştüğünü söyledi. “Sermaye krize girdi ve çıkmaya çalışıyor” diyen Yalçın,  işçilerin, emekçilerin, sömürüsü artarken kentlere, doğaya saldırıların da arttığını ifade etti.  

Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) adına konuşma yapan Ali Osman Karababa, demokrasi olmadan çevre mücadelesinin de olmadığını belirterek, ortak mücadele çağrısında bulundu.

‘MUHALEFET İKTİDARIN TUZAKLARINI GÖRMELİ’

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel ise, 18 yılını dolduran AKP iktidarının, son yıllarda halka dönük saldırılarına tepki gösterdi. AKP’nin Libya’da bir savaşın peşinde olduğunu söyleyen Tüzel, halklara ve muhalefete uyarıda bulunarak, “Dinle kandırılan insanlar görmelidir ki bu savaşların ezilen halklara getirecek hiçbir şey yoktur. Savaş yıkım, talandan başka bir şey getirmeyecektir. Bu savaş siyasetine izin vermemeliyiz. Diyanet Bakanlığı’nın gösterdiği kılıç, bu tehditler Türkiye halklarınadır. Demokratik muhalefetin direnci bu yüzden çok önemli. Muhalefetin bu hazırlanan tuzakları iyi görmesi lazım. Demokrasi, emeğin hakları ve barış sokakta mücadele ile korunabilir. Bu zorbalığa karşı sıramızı beklemeyeceğiz. ‘Ya hep beraber ya hiçbirimiz’ diyerek bugünlere geldik, bundan sonra da böyle devam edeceğiz” dedi.

Barış Anneleri adına konuşan Feruzan Kurt da, “Biz kanın durmasını, çocuklarımızın kanının akmamasını istiyoruz. Barış ve özgürlük istiyoruz. Hiç bir anne de evladını kaybetmesin istiyoruz" diye konuştu.

‘ALEVİLER BOYUN EĞMEYECEK’

Alevi Bektaşi Kurumları adına konuşan Mustafa Arslan da, Alevilerin maruz kaldığı saldırılara rağmen asla boyun etmediklerini kaydetti. Arslan, "Boyun eğmeyeceğiz, bu toprakların kadim halkları olarak tek çarenin birlikte mücadele olduğunu haykırıyoruz" ifadelerini kullandı.

‘AKP HER FIRSATTA LGBTİ’LERE SALDIRIYOR’

Kızıl Okyanus LGBTİ Derneği'nden İsmail Temel ise, iktidarın her fırsatta LGBTİ'lere saldırdığını vurguladı. Mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Temel, “İktidarını sürdürebilmek için her türlü faşist stratejiyi uygulamış elini fazlasıyla kana bulanmış AKP artık ne yaparsa yapsın, kendisine biçtiğimiz geri sayımı durduramayacak. İlk seçimde kaybedecek” diye belirtti.