Pandemi sürecinde bağımsız tiyatrolar: Psikolojik olarak tüketti

img

ANKARA – Pandemi sürecinde her şeyin bir anda durduğunu ve herkes gibi mağdur olduklarını belirten tiyatrocular, özel tiyatrolar başta olmak üzere sanat alanındaki sorunların iktidar tarafından görmezden gelinmesine tepki gösterdi. 

Pandemiden en çok etkilenen kültür-sanat alanın başında özel tiyatrolar geliyor. Birçok kez sesini duyurmaya çalışan özel tiyatrolar, taleplerine ise karşılık alamıyor. Tiyatrocularla yaşadıkları sorunları konuştuk.
 
Bambu Sahnesi Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Ozan Demircioğlu, pandemiden bir süre önce ilk kez bir sahne aldıklarını ifade etti. Sürecin kendileri için zorlayıcı olduğunu belirten Demircioğlu, 6 yıl boyunca devam ettikleri Bambu Kültür Evi’ni bu süreçte kapatmak zorunda kaldıklarını söyledi. Demircioğlu, "Tiyatro salonlarını yaşatma hayalimiz olsa da küçük bir sanat merkezini var etme hayalimiz bu nokta da tükendi. Psikolojik açıdan bizi çok yıprattı" dedi. 
 
'ÖDEMELER DEVAM ETTİ'
 
Tiyatroyla aktif olarak 12 yıldır ilgilendiğini kaydeden Demircioğlu, Mart ayından Temmuz'a kadar bütün ödeme sürecine maruz bırakıldıklarını da aktardı. Demircioğlu, "Kiramız ödenmek zorunda kaldı ama ödeyemedik birikti, elektriğimizi kullanmaksak da gelmeye devam etti. Resmi olarak kapalı olan yerin stopaj yapılandırması oldu. Değişen hiçbir şey olmadı ödemeler devam etti ama biz faal değildik. Güvenli alanları yaratmamız gerekiyor ki insanları bu alana yönlendirelim. AVM'ler güvenli diye paylaşım yapılıyor fakat niye tiyatrolar güvenli diye paylaşım yapamıyoruz" diyerek tepki gösterdi.
 
3 AYDA BİR OYUN
 
Yasal izinden sonra 3 ayda sadece bir kez oyun oynadıklarını kaydeden Demircioğlu, "Temmuz’da sahneyi açtık fakat sahne sorunları birikerek devam etti. Oyuncu arkadaşlarımızın ve seyircilerin sağlığını gözeterek daha az kadrolu oyunlar yapıyoruz. Tiyatroya seyirci gelmezse bu süreç bizim açımızdan borçla devam edecek. Faal olsak da seyircinin gelmediği bir yer, çok da anlam ifade etmiyor” ifadelerini kullandı. 
 
'YETKİLİLER ÖLÜM SESSİZLİĞİNDE'
 
Bakanlıkla görüşülen sorunların tiyatroların temel sorunları olduğunu söyleyen Demircioğlu, şöyle dedi: "Fakat kapanan bir sahnenin neden kapandığı, çok zor süreçler geçirdiği gibi şeffaf görüşmeler olmadı. O toplantılara 500 kişilik tiyatroların sorunlarını götürürseniz birçok tiyatro kapanmaya devam edecek. Ünlü olmadığı için o masada sözünün iletememesini kabul etmiyorum. Tiyatroların sorunları konusunda Ankara inanılmaz bir ölüm sessizliğinde, belediyeler aynı şekilde. Bu sorun aynı zamanda yerelin de sorunu." 
 
'ÜRETEREK DEVAM EDECEĞİZ'
 
Demircioğlu, "İnsanları tatile yönlendiriyoruz ama tiyatroya gelebilmesi için buranın güvenli olduğunu henüz gösteremedik. Yine de biz tiyatro olarak umudumuzu kaybetmeyip bu sürece, üreterek, tiyatro yaparak devam etmek istiyoruz" diye ekledi.
 
Bambu’nun kapılarının sahnesi olmayan herkese açık olduğunu belirten Demircioğlu, dayanışma çağrısıyla burada her ekibi görmek istediklerini söyledi.
 
‘TİYATRO MUHTEŞEM BİR BÜYÜ’
 
Özel tiyatrolarda giderin olup gelirin olmamasından kaynaklı büyük sıkıntılar yaşandığını ifade eden tiyatro oyuncusu Büşra Ertürk de, "Bir oyuncu olarak gerek tiyatroda gerek TV işindeki büyük yaralar hem maddi hem de psikolojik olarak beni de etkisi altına aldı” dedi. Tiyatroyu, “oyuncu ve izleyiciyi bir araya getiren muhteşem bir büyü” olarak tanımlayan Ertürk, “Bir oyuncu olarak sahnede bir hikâyeyi anlattığımızda seyircinin bu hikâyeye ortak olup alkışlarıyla taçlandırması hep en büyük mükâfat gibi gelmiştir bana. İnsanı insana insanla insanca anlatmaktır tiyatro. Tiyatro izleyicisi olmak belli kurallara uymayı da gerektirir. İzlerken konuşmamak, telefonları kapatmak, yeme içme yapmamak vb. gibi. O yüzden izleyicilerin de oyuncuların da önlemlere uyacaklarına inanıyorum. Pandemi döneminde maddi olarak büyük yara alan tiyatrolara destek verilmeli. Çünkü tiyatro özeldir, biriciktir, izleyenin de oynayanın da ruhunu doyurur" ifadelerini kullandı.
 
Günümüzde kadınların çoğunun meslekte başarıyla yer aldığını kaydeden Ertürk, "Tiyatrodaysa olmazsa olmaz bir konumdadır. Bütün dünyada yaradılışın bir gerçeğidir kadın" diyerek, kadının tiyatrodaki önemini vurguladı.
 
ÖRGÜTLEŞMENİN ÖNEMİ
 
14 yıldır özel tiyatroyla ilgilenen Devinim Tiyatro Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Ahmet Yapar, bu süreçte salonu olanla salonu olmayan tiyatrocuların sorunlarının değiştiğine değinerek, yevmiyeli ve sigortasız çalışan oyuncuların da sorunlarının çok fazla olduğunu belirtti. Bu sorunları sendikal anlamda bir örgütün çatısı altında dillendirmenin önemine vurgu yapan Yapar, "Hamlelerimiz çok kısıtlı ama buradan çıkaracağımız tek sonuç sanatın kendi alanları içerisinde bir birlikteliğe doğru gitmesi. Tarihin hep söylediği bir söz vardır, 'Devrim krizlerden doğar' bu da böyle bir süreç. Tiyatro da buradan çıkabilecek çok güçlü bir silahtır" dedi.
 
Bağımsız tiyatrocuların varlığının önemine de değinen Yapar, “Bağımsız tiyatrolar, popüler tiyatroların seyircilerini domine eden tiyatrolardır. Butik ve bağımsız tiyatrolara ne kadar sahip çıkılırsa üretim alanından da o kadar çok verim alınacaktır. Bu konuda herkesin taşın altına elini koyacağını umuyorum fakat bir tek kişinin koymayacağından eminim o da iktidar" diye ifade etti.
 
'TOPLUM, SANATA TEŞVİK EDİLMELİ'
 
Yapar, şöyle konuştu: "İnsanlar böyle bir süreçte maddi olarak zorlanırken biz tiyatroya niçin gelmiyor diye kızamayız. Asgari ücretle çalışan bir çalışanı tiyatroya getirmek çok kolay bir şey değil. Seyircilerin gelememesinin en büyük nedeni ülkedeki gelir adaletsizliği. Bugün popüler tiyatroların biletleri 100-150 lira arasında değişiyorken bizim gibi butik tiyatroların biletleri 40-50 TL arasında. Burada asıl olan devletin toplumunu sanata teşvik etmesi. Çok ütopik konuşuyorum aslında. Böyle bir iktidarda bu asla mümkün değil. Bunu konuşmak bile kulağa tehlikeli gelebiliyor. Evet, tarihin görüp görebileceği en baskıcı iktidarla karşı karşıyayız. Ama biz bu dayanışmanın ve birlikteliğin adını doğru koyarsak, bir çatı altında birleşirsek, kendi kalkınmamızı ve seyircimizi örgütlersek bu sorunun altından kalkabiliriz.” 
 
MA / Eylem Akdağ