74’üncü ferman sürüyor: Katliamı tamamlamak istiyorlar

img
İSTANBUL - Êzidîlere yönelik 6 yıl önce başlayan 74’üncü fermanın devam ettiğini söyleyen Êzidî Sosyolog Azad Barış, buna Türkiye’nin Şengal’i sık sık bombalanmasını örnek göstererek, “Tamamlanmamış olan katliamı tamamlamak istiyorlar” dedi. 
 
Suriye iç savaşının başlamasıyla egemen devletlerin projesi olarak sahaya sürülen DAİŞ, Kürt coğrafyasında farklı etnik kimlik ve inançlara dönük soykırımlar gerçekleştirdi. Musul’u ele geçirdikten sonra kendisine biat etmeyen Êzidîleri başta olmak üzere Şebek ve Kakaî Kürtlerini, Şiileri ve Türkmenleri hedef aldı. DAİŞ, 3 Ağustos 2014’te Êzidîlerin ana yurdu olan Şengal’e saldırdı. DAİŞ’in saldırıları sonucu Êzidiler, 74'üncü kez soykırımla yüze yüze kaldı. 
 
Binlerce Êzidî kadın, çocuk ve yaşlı kırımdan geçirildi. Bir anda DAİŞ’i karşılarında gören Êzidîler, Şengal Dağı'na sığındı. Dünyanın sessiz kaldığı bu saldırı karşısında Êzidîlerin imdadına, dağlardan gelenler yetişti. İlkin 12 kişilik bir grupla Êzidîlerin yardımına koşanlar daha sonra “12 Süvari” olarak anıldı. DAİŞ’in, yüzbinlerce Êzidî’nin sığındığı Şengal Dağı’na girmesine engel oldular. Zamanla örgütlenen Êzidî gençleri, Şengal Savunma Birlikleri (YBŞ) ve Şengal Kadın Birlikleri’ni (YJŞ) kurarak, 13 Kasım 2015'te Şengal’i DAİŞ’in elinden tamamen kurtardı. 
 
Tarihe “74’üncü Ferman” olarak geçen saldırıların devam ettiğini ifade eden Êzidî Sosyolog Azad Barış, katliamın yıldönümünde yaşananları değerlendirdi. 
 
KARA KAFTANLILARIN İSTİLASI
 
“Êzidîlerin deyimiyle ‘o büyük şey’ kâinat henüz yeni bir güne gebeyken başlamıştı. Şengalliler güneşin aydınlığını karşılamaya hazırlanırken, karanlığa çaput bağlayanlar kara kaftanlarıyla yürüdüler ateşin çocuklarının üzerine” sözleriyle yaşanan katliamı anlatan Barış, şunları söyledi: “İşte o gün Şengalliler kâinatın ilk kıvılcımı olan o büyük ateşe avuçlarını açıp 72 millet için daha duaya durmadan 74’üncü kez kara kaftanlıların istilasına uğradılar. Çöken karanlık dağıldığında dehşet bütün büyüklüğüyle ortadaydı. Tarihler 3 Ağustos 2014’ü gösterdiğinde ‘ölüm meleğinin neferleri’ halkların marifet kapısı ve kültür hafızası olarak bilinen Êzidîlerin yaşadığı yerleşim yerlerine yıkım gücü yüksek büyük bir saldırı düzenlediler. DAİŞ ve onun işbirlikçileri bu büyük saldırıyı ‘cihadın kutsal seferi’ olarak tanımlayarak Êzidî cemaatine karşı akla durgunluk veren bir vahşet sergilediler.”
 
KATLİAM GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ 
 
DAİŞ'in Musul'u işgal etmesiyle birlikte fermanın "Ben geliyorum" dediğini hatırlatan Barış, Êzidîlerin bu konuda tedirgin olduklarını söyledi. Bu nedenle Irak merkezi hükümet ve Federe Kürdistan hükümetine sürekli çağrı yaptıklarını ifade eden Barış, hiç kimsenin bunu ciddiye almadığını aktardı. Êzidîleri savunmak yerine onların elinde bulunan ilkel silahların da bu güçler tarafından alındığını ve tamamen savunmasız bırakıldıklarının altını çizen Barış, “Kirve, komşu, tanıdık, dost, belki bir gün önce aynı sofrada olanlar, katliam günü, evlerinde öldürücü hangi alet varsa eline alıp Êzidîlerin yüreklerine, kalplerine sapladılar. Tek kızıl kalan Êzidî kanıydı o gün. Komşuluğun günahı diyebileceğimiz tarihin kabul edemeyeceği bu kara leke herkesin yakasına yapışmış durumda. Tarih bunu asla unutmayacak” diye ifade etti. 
 
DÜVEN DUYGUSU SARSILDI 
 
Şengal’e yönelik saldırının ardından Êzidîlerin güven duygusunun ciddi anlamda sarsıldığının altını çizen Barış, “Bu kadar dostken, bu kadar iç içeyken, bu kadar aynı sofrada aynı pınarda aynı nehirde su içmişlerken, nasıl olurda biri diğerinin katili olabilir. Dolayısıyla bunu anlamak için gerçekten ancak Êzidî olmak gerekir. Êzidîlerin dünyasında bunun izahatı yok. Bunu anlamak için ya Êzidî olacaksınız ya da karşı tarafta bir katil olacaksınız. Normal bir insan olarak bunu anlamak mümkün değil. Dolayısıyla o gün olup bitenlerden sonra ilahlara dair bütün inanç yerle bir oldu. Ve kardeşlik yeminleri, dostlukların bütün kökleri attı. Bunları tekrar inşa etmek için toprakla yeniden ilişki kurmak lazım ve bu toprakla ilişki kurmanın tek yolu Êzidîlerin kendilerini güven içinde hissetmeleridir. O güven ortamı oluşmadan, karşılıklı bir yüzleşme olmadan cani ile canından olan arasındaki ilişkinin düzelmesi mümkün değil” diye konuştu. 
 
‘KATLİAMI TAMAMLAMAK İSTİYORLAR’ 
 
Êzidîlerin tarihte ilk defa kendilerini savunmak için bir toparlanma yaşadıklarını dile getiren Barış, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Bir araya gelerek, kendi savunma birliklerini kurdular. Bu savunma birlikleri katliamdan ders çıkararak yapıldı. Ancak dünya ve bölgesel muktedirler tam tersine bunları hedefe koydu ve saldırılarına devam ettiler. Dünya, Êzidîlere ‘Evet örgütlenin, kendinizi savunun, bütün olanakları size verelim, seferber olun’ demesi gerekirken, katliam sonrası kendilerini savunmak üzere bir araya gelen Êzidîleri her gün ölümle bombardımanla tehdit ettiler. Dolayısıyla bugün Êzidîlerin Savunma Birliği, Şengal Savunma Birlikleri, ABD, İran ve yerel yönetim tarafından bir tehdit olarak algılanıyor. Kürdistan hükümeti de aynı gözle bakıyor. Türkiye zaten elinde olsa orayı bir günde işgal edecek. Yine Türkiye sık sık Şengal’i bombalayarak, Êzidîlere yönelik tamamlanmamış olan katliamı tamamlamak istiyor.”
 
74’ÜNCÜ FERMAN SÜRÜYOR
 
Katliamın üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen hala 74’üncü fermanın devam ettiğini vurgulayan Azad Barış, “300 bin Êzidî yerinden edildi. 10 binin üzerinde Êzidî öldü. Şu ana kadar 100’ün üzerinde toplu mezar bulundu. Ve hala akıbeti belli olmayan Êzidîler var. Dünyanın her yerine satılanlar oldu. Bunlar bulunmayana kadar katliam devam ediyor demektir. Çünkü katliam o toplu ölümün, o ilk anı demek değildir. O süreçlerin nasıl işlediğine bakmamız gerekiyor” diye belirtti. 
 
Diasporadaki Êzidîlerin kendi topraklarına gelmemek için kendi kültürlerinden vazgeçtiklerini sözlerine ekleyen Barış, korkunun normal olduğunu dile getirerek, “Yurtdışı ve diasporaya gidenlerin geri dönmeleri için zemin hazırlanması gerekir. Onun içinde kendi köyünü, toprağını, bağını, mezarını, o toplu mezarları ortaya çıkarabilmek için yine savunma gerekiyor. Şimdi bu savunma hakkını siz tanımayınca onu vermeyince veya saygı göstermeyince aslında siz katliamı sürdürüyorsunuz demektir. Onun için de 74’üncü ferman devam ediyor. Biz ona karşı direniyoruz” dedi. 
 
YÜZLEŞME ÇAĞRISI 
 
Katliamın üzerinde 6 ayıl geçmesine rağmen Êzidîlerin hiçbir yarasının sarılmadığını vurgulayan Sosyolog Azad Barış, “Hala 300 binin üzerinde Êzidî kamplarda yaşıyor. 6 koca yıl geçmesine rağmen topu topu şu ana kadar 20-30 bin Êzidî ancak ana yurduna dönebilmişler. 10 binin üzerinde Êzidî 6 yıldır Şengal Dağı’nda susuz, okulsuz, evsiz bir şekilde yaşıyor. Nerdeyse yiyecek içecek bir şey bulamıyor. Şimdi bu Kürtlerin ayıbı değil mi? Irak merkezi hükümetin ayıbı değil mi? Bu komşuların ayıbı değil mi? Ayıbın da ötesinde bu katliamda herkesin sorumluluğu var. Sadece fiili gerçekleştiren failler değil ona destek olanlar, kapıyı açanlar ve aralayanlar da sorumludur. Dolayısıyla Êzidîlerin mevcut durumu katliamın hala devam ettiğinin bir göstergesidir. Onun için de yüzleşme bekliyoruz. Bu katliamın dünyada kabul edilmesi ve üniversitelerde, okullarda, edebiyatta, şiirde her yerde anlatılması gerekiyor” diye dile getirdi. 
 
‘BİR AN EVVEL ÇÖZÜLMELİ’ 
 
Kürtler arasında oluşturulacak bir ittifak ile Êzidîlerin meselesinin bir an evvel çözülmesi gerektiğini vurgulayan Barış, “Esas özne Êzidîler olmalıdır. Şengal Meclisi olmalıdır. Bu meclislerle ilişki geliştirilip onlarla oturulup, toplantılar yaparak, Êzidîlerin meselesini çözüme kavuşturmak gerekiyor. Hala 6 yıl geçmesine rağmen Êzidîlerin yaraları ne yazık ki kanıyor. Ve bu kan hepimizin üzerine sıçrıyor. Onun için de bir an evvel vicdan sahibi kim varsa buna bir el atmalı. Her şeyden önce Kürtler bunu yapmalıdır” diyerek, çağrıda bulundu. 
 
MA / Sadiye Eser