'Ya yoksullaşacağız ya da artık yeter diyeceğiz'

img

İSTANBUL - Neoliberal politikaların sonuncunda sermayenin örgütlü bir şekilde işçi sınıfına saldırdığını ve AKP hükümetinin bunun sözcülüğünü yaptığını belirten İDD Başkanı Ali Karabudak, “Ya bu duruma razı gelip daha da yoksullaşacağız ya da artık yeter diyeceğiz” dedi.

 
Türkiye’de derinleşen ekonomik krizle beraber işçi ve emekçilerin çalışma koşulları her geçen gün daha da zorlaşıyor. Anayasal bir hak olan sendikalı olma hakkı, derinleşen ekonomik krizle beraber işten atılmalara da neden oluyor. İşçilerin ve emekçilerin hak arayışları ise, polis müdahalesiyle karşılaşıyor. 
 
İşçilerin yaşadığı sorunları İşçi Dayanışma Derneği (İDD) Başkanı Ali Karabudak değerlendirdi.   
 
‘ESAS NEDEN NEOLİBERAL POLİTİKALARDIR’ 
 
Türkiye’de işçilerin ekonomik krizle beraber çok zor koşullarda çalıştığını belirten Karabudak, işçilerin en zor şartlarda çalıştığı sektörlerin ise inşaat ve turizm sektörü olduğunu söyledi. Bu sektörlerde yaşanan en  büyük nedenin sendikal çalışmaların eksikliği ve örgütsüzlük olduğuna dikkat çeken Karabudak, “Bu örgütsüzlüğün esas nedeni de neoliberal politikalardır. Neoliberal politikalarla beraber özelleştirmeler ile gündeme gelen taşeronlaşma örgütsüzlüğü ve güvencesizliği yaygınlaştırdı” dedi. 
 
‘AKP SERMAYENİN SÖZCÜSÜ’
 
Neoliberal politikalar sonuncunda sermayenin örgütlü bir şekilde Türkiye’deki işçi sınıfına saldırdığını ifade eden Karabudak, “Bu saldırılara mevcut AKP hükümeti de sermayenin sözcüsü konumdadır. AKP hükümeti sermeyenin sözcülüğünü yapmasıyla birlikte işçilerin çalışma koşullarını daha da zorlaştırdı. Hükümet işçilerin anayasal haklarının kullanmasına bile izin vermiyor. Hatta anayasal hak olan sendikalı olmak işçilerin bu dönemde işten çıkarılmasına bir neden teşkil ediyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘İŞÇİ VE EMEKÇİ İÇİN DURUM ÇOK ZOR’ 
 
“Neoliberal ekonomi modelinin sonucu güvencesiz çalışmadır” diyen Karabudak, Türkiye’deki işçilerin ekonomik krizin derinleşmesiyle daha ağır koşullarda çalışmak zorunda kalacaklarına dikkat çekti. Karabudak, “Bu krizin faturası en büyük ölçüde çalışanlara çıkarılıyor. İşçilere ve emekçilere verilen asgari ücret açlık sınırın altında. Türkiye’de bakanlığın açıklamasına göre 15 milyon işçi çalışıyor, sendikalı işçi sayısı 1 milyon 200 bin civarında. Sendikalı olmak, güvenceli, toplu sözleşmeli çalışmak anlamına gelmiyor. Sadece sendikaya üye olmuş oluyor, toplu sözleşmeli kısmen güvenceli çalışan işçi sayısı 600 bin civarında. Dolayısıyla işçi ve emekçi için durum çok zor” diye belirtti.
 
‘İŞÇİ SINIFI CEVAP OLMAK ZORUNDA’
 
İşçi ve emekçilerin insanca yaşayabilmesi ve geleceğine sahip çıkmak için örgütlü bir mücadeleden başka çaresi olmadığını vurgulayan Karabudak son olarak, “Eğer örgütlü bir mücadele olmayacaksa, işçi ve emekçiler olarak daha yoksullaşacak. Hatta ekonomik krizin derinleşmesiyle beraber işi olanlar bile işsiz kalabilecek. Bu nedenledir ki işçi sınıfı bir birleşik bir mücadele temelinde yan yana durarak, hem örgütsüzlüğünü yenmek zorunda hem de kendilerine geliştirilen saldıra cevap olmak zorundadır. Ya bu duruma razı gelip daha da yoksullaşacağız ya da artık yeter diyeceğiz. Üreten biz olduğumuz için artık yeter deme şiarıyla geleceğimize sahip çıkacağız” diye konuştu.
 
MA / Naci kaya