İnşaat işçileri: Yatağımızda taş sakladığımız zamanlar oldu 2018-04-05 09:11:18 İSTANBUL – Yapı&Yapı İnşaat’ın Kürtçeyi yasaklamasına tepki gösteren inşaat işçileri, dillerine sahip çıkacaklarını kaydederek, “Biz Kürt işçiler her zaman diken üstündeyiz. Şantiyede gece uyurken yataklarımızda taş sakladığımız zamanlar olmuştur. Gittiğimiz hiçbir yerde güvende olmadık” dedi. Yapı&Yapı İnşaat firmasının İstanbul Kayaşehir Emlak Konut Kuzey Yaka Projesi şantiyesinde çalışan inşaat işçilerinin şantiye içerisinde Kürtçe konuşmalarını yasaklamasına, inşaat işçileri tepki gösterdi. Farklı inşaatlarda çalışan işçiler, etnik ayrımcılık yapıldığını söyledi.    Devrimci Yapı İnşaat ve Yol İşçileri (Dev-Yapı-İş) Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut, patronların işçileri çalıştırırken hangi ırktan ve inançtan olduğuna bakmadan “Nasıl daha ucuza çalıştırırım” mantığıyla davrandığını dile getirdi. Karabulut, “Ülkede iktidar tarafından ne zaman faşizan söylemler artsa biz bu tür yönelimleri şantiyelerde görüyoruz.  Ve saldırılarla karşılaşıyoruz. Yüzde 70’inin Kürt olduğu bir şantiyede böyle bir şey bizi şaşırttı. İnsanların anadilini yasaklamak 12 Eylül uygulamasıdır. Biz inşaatlarda Kürt, Türk, Laz birlikte üretiyoruz. Nasıl beton olmadan demir tutmuyorsa, Ordulu kalıpçı olmadan da Vanlı sıvacının işi olmuyor. Patronlar kışkırtmadığı sürece işçiler arasında herhangi bir tartışma ve kavga yaşanmıyor” dedi.   ‘TOKİ KÜRT İŞÇİLERİN UCUZ EMEĞİYLE AYAKTA’   İktidardan aldığı güçle Yapı&Yapı’nın işçilere Kürtçeyi yasakladığını ifade eden Karabulut, “İktidar tarafından Kürtlere dönük azgınca bir saldırı var. Kürdün sesi her yerden kısılmaya çalışılıyor. İşçilerin barınma koşullarına dair çözüm üretmeyen patronlar kendilerince ırkçı söylemlerden güç alarak böyle bir yaptırım uygulamaya çalıştılar. TOKİ ve Emlak Konut denilen işletmeler Kürt işçilerin ucuz emeğiyle ayakta durmaktadır. Kürt işçiler şantiyelerde en kötü koşullarda çalışıyorlar. Dolayısıyla kimsenin anadili yasaklanamaz. Buna kimse cüret edemez. Biz bunun arkasında duracağız. Suç duyuruları da yapacağız. Bu kararın altına imza atanlar işçilerden özür dilemek zorunda kalacaklar” ifadelerini kullandı.   ‘KÜRT MESELESİYLE EMEK MESELESİ ETLE TIRNAK GİBİ’   Kürt meselesiyle emek meselesinin etle tırnak gibi olduğunu kaydeden Karabulut, “Kürt halkının kazanımları yok edilirse, emeğe dönük kazanımlar da yok edilmiş olur. Mesela Afrin’e ilk girdiklerinde Demirci Kawa’nın heykelini yıktılar. Demirci Kawa, direnişin, isyanın sembolüdür. Onun heykelini yıkarak moral değerlerimize saldırı gerçekleştirdiler. Kilis’te Kürtler Camii’nin ismini Türkler Camii yaptılar. Türkiye’de tek günlük Kürtçe yayın yapan Welat gazetesi, baskı ortamından dolayı matbaa bulamadığı için fotokopiyle çoğalmaya başladı. O şantiyede Kürtçenin yasaklanması da bundan alınan cesarettir" ifadesinde bulundu.    ‘YATAĞIMIZDA TAŞ SAKLADIĞIMIZ ZAMANLAR OLDU'    Duvar ustası Erdal Örenli (26) de, “Bu gördüğümüz ilk değil, biz yıllardır bu işi yapıyoruz ve her zaman karşımıza çıkmıştır böyle şeyler. Şantiyede Kürtçe müzik dinlerken patronlar gelip bizi sürekli uyarırlardı. Ancak böyle şeyler asla bizi yıldıramaz, kendi dilimize her zaman sahip çıkacağız” dedi. Kürt işçilerin şantiyelerde azınlıkta olduğu yerlerde saldırıların hedefinde olduğunu vurgulayan Örenli, “Biz Kürt işçiler her zaman diken üstündeyiz.  Şantiyede gece uyurken yataklarımızda taş sakladığımız zamanlar olmuştur. Gittiğimiz hiçbir yerde güvende olmadık. Her zaman Kürtlüğümüzü bize karşı kullanmışlardır” dedi. Yapı&Yapı firmasında arkadaşlarının Kürtçe konuşmama uygulamasına maruz bırakıldıklarına şaşırmadıklarını dile getiren Örenli, “Bir yandan da sevindim. Çünkü bize ve dilimize yönelik nefretlerini dışa vurdular. Beraber çalıştığım arkadaşlarım ‘Kalkın oraya gidelim. Kürtçe konuşmaya nasıl izin vermiyorlar. Gidemiyorsak bile bir şeyler yapalım’ dediler. Yöneticiler bozuk zihniyetlerini şantiyelere de yansıtmış durumdalar” dedi.   ‘ARTIK RESMİ BELGELERLE DİL YASAKLANIYOR’   Aslen Ordulu olan Mekanik ustası Sedat Aydın (43) da, Türkiye’de büyük bir kamplaşma olduğunu ve Kürtlere yönelik baskıların artışına dikkat çekerek, “Kobanê sürecinde de ben şantiyede çalışıyordum. Şantiyelerde firmalar, Kürt işçiler üzerinde baskı kuruyordu ama bunu resmi olarak söylemiyorlardı. Batman’dan gelen taşeron işçilerin işine son verdiler o zaman; ama herhangi bir resmi evrak vermediler.  Ama şimdi süreç öyle bir yere geldi ki toplumdaki bu kutuplaşma artık ayyuka çıktı. Artık resmi belgelerle dil yasaklanıyor. Bunlar çok üzücü” dedi.   ‘KÜRTLERE YAPILAN YARIN TÜM İŞÇİLERE YAPILACAK’   Şantiyedeki farklı halktan işçilerin aynı yerde çalıştıklarını ve aynı sofrada yemek yediğinin altını çizen Aydın, “Ben Kürt arkadaşlara yönelik yapılan bu şeyi insani bulmuyorum. Bunun kasıtlı yapıldığını düşünüyorum. Önceden Güneydoğu bölgelerinden Kürt işçiler geliyorlardı ve çok ucuza çalışıyorlardı. Şimdi yerleşik bir hayat yaşıyorlar. Ustalığı öğrendiler işleri öğrendiler ve ücretlerinde de daha örgütlüler, diğer işçilere göre daha örgütlü duruyorlar. Aslında ben bu durumun örgütlülüğü kırma amaçlı olduğunu düşünüyorum. Türk Kürt ayrımı yapıp insanları daha kolay sömürmek için yaptıklarını düşünüyorum. Daha önce çalıştığım birçok firmada böyle şeyler yapıldığını gördüm. Bunlar Türkiye’nin geleceğinin iyi olmadığını baskının artacağını gösteriyor. Bugün Kürtlere bu yapılan daha sonraları diğer azınlıklara ya da bütün işçilere yapılacaktır. Bu yüzden toplum olarak hep birlikte tepki göstermek gerekiyor. Yani şantiyelerde işçilerin biraz daha örgütlü durması gerekiyor, sendikalarda örgütlenmesi gerekiyor. Birlikte tepki vermeleri gerekiyor çünkü sonuç herkese zarar veriyor" diye konuştu.    MA / Muhammet Doğru