‘Şirketler değil köylüler desteklenmeli’ 2018-02-17 09:15:12 MERSİN - Tarım ve hayvancılığın gelenekten geleceğe aktarılan bir iş olduğunu belirten Tüm Köy-Sen Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak, hibe kredilerinin “hayvancılık” adı altında şirketlere değil direkt üretimi yapan köylülere verilerek desteklenmesi ve ithalatın engellenmesi gerektiğini söyldi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, toplam kırmızı et üretimi 2017 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki döneme göre yüzde 12.6 azalarak 295 bin 329 ton oldu. Bu düşüşte yükselen maliyetler ve yurt dışından ithal edilen etin artmasının etkili olduğu belirtiliyor.   Son verileri değerlendiren Tüm Üretici Köylüler Sendikası (Tüm Köy-Sen) Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak, Bakanlığın Nisan’da başlayarak Ekim’e kadar 100 bin kasaplık sığır ithal etmesinin köylülerin tamamen besicilikten el çekmesi anlamına geldiğini belirtti. Başkavak, “Peki bunu Bakanlık biliyor mu? Biliyor. Hem hayvancılık hem de et meselesi uzun zamanadır Türkiye'de tartışılan bir mesele. Ocak’ın 9,10 ve 11'inde Bakanlık Antalya'da küçük ve büyük baş hayvancılık çalıştayı düzenledi. Bu çalıştayda sorunların bir kısmı tespit edildi. Kırsal nüfusun azalmasını önlemek, mera alanlarını korumak, et ve süt ürünlerinde istikrarın sürdürülmesi gibi kararlar alındı. Zaten bunları o çalıştaya katılan üretici köylüler uzun zamandır söylüyor” dedi.   'İTHALAT BESİCİLİĞİ AZALTIYOR’   Yapılması gerekenin yükselen maliyetlerin düşürülmesi olduğunu kaydeden Başkavak, şöyle devam etti: “Bakanlığın yapması gereken yani bildiği ama yapmadığı şey şudur; Tarımda olduğu gibi hayvancılıkta da girdilerin yüksek olduğudur. Yem fiyatları çok yüksek. Yem fiyatlarının yüksek olması ve hayvancılıkta gereken her şeyin yüksek olması köylülerin üretimine yansıyor. Bir taraftan maliyetler artarken diğer taraftan da dışarıdan ucuz ithal et getirmeye kalktığınızda bu sefer üretici köylü elinde ki hayvanları satıp üretimden çekilme durumunda kalıyor. Bundan dolayı hem kırsal nüfus hem de iş gücü azalıyor. İthalat besiciliği olumsuz etkiliyor. İthalat demek yerli üretimin azalması demektir.”   ‘HAYVANCILIK YAPILACAK YERLER AZALDI’   AKP Hükümeti’nin koruması gereken mera ve yaylaları enerji ve maden şirketlerine açtığını belirten Baskavak, bu alanların şirketlere verilmesi için var olan kanunlara maddeler eklendiğini söyledi.   “Dolayısıyla hayvancılığın yapılacağı yerler sanayi yatırımlarına, enerji ve madden şirketlerin talanına açıldığı zaman hayvancılık yapılacak yerlerde azalmış oluyor” diyen Baskavak, hayvancılığın en önemli kaynağı olan kama yem üretimi destekleyecek koşulların yaratılması gerektiğinin altını çizdi. Başkavak, hayvancılığın iyi koşullarda yapılması için öncelikle girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini vurgulayarak, ithalatın engellenmesi gerektiğini söyledi.   Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı’nın çalıştayda sarf ettiği “İthalat gereklidir” sözünü hatırlatan Başkavak, ithalatın gerekmediğini ve önlenmesi için gerekenleri yapması gerektiğini ifade etti. Besincinin kolay yapılması ve bu işi bırakanların geri dönmesi için koşulların yaratılması gerektiğini vurgulayan Başkavak, “Aile işletmeciliği denilir genel anlamda. Besicilerin aile olarak bu işi yapması için koşulları artırmak gerekiyor. Üreticiler ürünleri değer bulmadığı için şehirlere taşınmak zorunda kalıyor” diye belirtti.   ‘KREDİLERİN BÜYÜK BİR KISMI HAYVANCILIKTA KULLANILMADI’   Hayvancılığa ve tarıma ayrılan desteği köylülerin kullanamadığını dile getiren Başkavak, “Bu desteklerin direk üretim yapan köylülere verilmesi gerekiyor. Hayvancılık adı altında hibe kredileri şirketlere verirseniz bu şirketler de kar ettiği alanda faaliyetlerini yürütür. Kar etmediği alanlardan çekilir. Ve dolayısıyla bu şirketler ‘Ülkenin et ihtiyacı var. Bu ülkenin kendi kaynaklarıyla geçinebilecek koşulları oluşturmaya ihtiyacı var. Hayvancılık önemli bir stratejik alan’ diye düşünmez. Kar edip etmediğine bakar. Kar ediyorsa yapar etmiyorsa yapmaz. Nitekim bu tür krediyi alan şirketlerin ya da parası olanın aldığı kredilerin büyük bir kısmı hayvancılıkta kullanılmadı ya da işi bilmedikleri için batırdılar” ifadelerini kullandı.   Tarım ve hayvancılığın gelenekten geleceğe aktarılan bir iş olduğunu kaydeden Başkavak, şöyle dedi: “Bilmeden yapılacak bir iş değildir. Kendi geçmişinden yani büyüklerinden öğrenen ve geleceğe aktarmak üzere devam ettirilen bir iş olmadığı sürece para getiren iş olarak görüldüğü zaman şirketler ‘Üretmeye ne gerek var. Dışarıdan getirelim satalım biz yine paramızı kazanalım’ derler. Nitekim de bugün öyle diyorlar. Bu nedenle üretici köylünün desteklenmesi önemlidir.”