Dünya koronayla uğraşırken iktidar yönetmeliklerle yıkıma yol açıyor

img

DİYARBAKIR - Korona günlerinde iktidar tarafından alelacele “Korunan alanların tespit, tescil ve onayına ilişkin yönetmeliğin” değiştirilmesine dikkati çeken uzmanlar, koruma altında olan alanların yerleşime açılacağı ve doğal yaşam alanlarının talan edileceğini söyledi. 

 
Koronavirüs salgını yayılmaya devam ederken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı “Korunan alanların tespit, tescil ve onayına ilişkin usul ve esaslara dair yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik” 16 Mart 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.  Söz konusu yönetmelik; milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı, anıt ağaç, tabiatı koruma alanı, sulak alanların tanımında yenilemeye giderek buralarda imarın açılmasının önünü açtı. Mimar Arif İpek ve Ekolojist Güner Yanlıç, yönetmeliğin doğuracağı sonuçları değerlendirdi. 
 
‘SİYASİ KARARLAR ALINACAK’
 
Yeni yönetmelik için “Tek adam yönetiminin bir tescili daha” diyen Mimar Arif İpek, daha önce bakanlar kurulunda olan tüm yetkilerin Cumhurbaşkanlığına devredildiğini aktardı. Doğal sit alanlarının daha alt koruma statüsüne alınması kurul kararına bırakıldığını kaydeden İpek, “Koruma kurullarının yapısının son yıllarda değiştirilmesi, devlet memuru ağırlıklı bir yapıya dönüşmesi, çıkacak kararların bilimsel olmayacağı daha çok siyasi kararlar olacağı kesindir” dedi. 
 
‘YAPI YAPILACAK’
 
Yönetmelikte yer alan “Bir doğal sit statüsünde, ilke kararları kapsamında yapılabileceği öngörülen faaliyetlerin bu doğal sit statüsünden daha alt koruma statüsüne sahip doğal sit alanında/alanlarında da Bölge Komisyonu kararı ile gerçekleştirilebilir” ve “Nitelikli doğal koruma alanları; entegre tesisler ve örtü altı tarım hariç tarım uygulamaları, tıbbi ve aromatik bitki uygulamaları, hayvancılık, balıkçı barınağı, iskele, doğal kaynak suyu kullanımına yönelik uygulamalar, içme suyu amaçlı baraj ve göletler, doğal göl ve denizler hariç kültür balıkçılığı faaliyetleri, zorunlu teknik altyapı uygulamaları ve alanın doğal yapısıyla uyumlu, beton, asfalt gibi malzemelerin kullanılmadığı çadırlı kamp, karavan ve günübirlik faaliyetlerin yapılabildiği alanlardır. Alanın ve doğal özelliklerin devamlılığı için halkın bu alanlara erişiminin uygun seviye ve şekilde tutulması esastır. Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları; barındırdığı siluet, jeolojik ve ekolojik değerlerin korunması ve geliştirilmesi amacıyla alanın potansiyeli ve kullanım özellikleri göz önünde bulundurularak, kesin korunacak hassas alan ve nitelikli doğal koruma alanlarında izin verilen faaliyetlere ek olarak doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetler, entegre tesis, turizm ve yerleşimlere izin veren alanlardır” şeklindeki maddeleri değerlendiren İpek, şunları söyledi:  “Doğal sit alanlarında kamp karavan çadır vb. uygulamanın önü alınabilmesi bunun zaman içinde kalıcı tesislere evrilmesi kaçınılmazdır. Bu alanların işletmelere kiraya verilmesi zaman içinde kaçınılmaz olacaktır. Düşük yoğunlukta faaliyetler ifadesi, bu alanlarda imar planı yapılabilmesi anlamına gelmektedir. Entegre tesis, turizm ve yerleşimlere izin verilmesi bu alanların yapı yapılmasına, birer yerleşim alanına dönüşeceği anlamı taşımaktadır.” 
 
 ‘YÖNETMELİĞİN ZAMANI TESADÜF DEĞİL’
 
Ekolojist Güner Yanlıç ise, bu güne kadar uygulanmayan Çevre Etki Değerleme (ÇED) raporu ve korumakla görevli kurumların basiretsizliğinin talana neden olduğunu, bu yönetmelikle bunların meşrulaştırıldığını söyledi. Yanlıç, dünya ve Türkiye’nin gündeminin koronavirüs ile mücadele olduğunu, ancak iktidarın virüsü fırsata çevirmek gibi bir arayışının olduğunu belirterek, “İlk açıklanan paket tamamen sermayeyi destekleyen bir paketti. Bunun devamı olarak söyleyebileceğimiz koruma altındaki doğal ve sit alanlarının sermayeye açılması tam da bu döneme denk düşmesi tesadüfi değildir. Hem sermayeyi besleme hem otoriter rejimin inşasını destekleyen bir çalışma olarak korona günlerinde masamızdadır. Daha önceleri Meclis'e, komisyonlara gelen bu öneriler, tartışmalar, baskılar ve tepkilerle karşılaşabiliyorken, Cumhurbaşkanlığına bağlanması ile sessiz sedasız bir kalemde talan edilecektir” şeklinde konuştu. 
 
‘DOĞAL ALANLAR TALANA AÇILIYOR’
 
Yönetmeliğin korunması gereken biyoçeşitlilik üzerinde tehdit oluşturduğuna dikkat çeken Yanlıç, şunları söyledi: “Sürdürülebilir koruma ve kulanım alanları belirlenecek ve entegre tesis ile maden işletmeleri dahi yapılabilecek. Maden, turizm, inşaat gibi motorize olan sektörlerin sermayesini beslemek adına yapılmış olan bu yönetmelik değişimleri, sadece talan, tahribat ve sömürüyü artıracaktır. Birçok endemik tür yok olma ile karşı karşıya kalacaktır. Korunması gereken endemik türler, biyoçeşitlilik ve yaban hayatı yok olacaktır. Daha önceki süreçlerde ormanlara zeytinliklerin kamusal kıyıların sermayenin sömürüsüne hizmet eden noktaya taşıyan yasa ve yönetmelikler yapıldı. Bu gün ise bu işin son noktası konmaktadır. Tartışmasız tek kelimeyle tüm doğal yaşam alanlarının talana açılabilmesi için çıkarılmış bir yasadır.”
 
MA / Lezgin Akdeniz